2 Mayıs 2012 Çarşamba
25 Nisan 2012 Çarşamba
9 Nisan 2012 Pazartesi
Hücre Bölünmesi ve Kalıtım
Kavram Haritası
1.Mitoz
Hücre bölünmesi tüm canlılarda
görülen bir olaydır.
Bu olayın amacı hücre bölünmesinin gerçekleştiği canlı veya hücreye bağlı olarak yeni hücreler meydana getirmek, yenilenme ve büyümeyi sağlamaktır. Ayrıca bazı canlılarda yumurta ve sperm gibi eşey hücrelerini oluşturmaktır. Bir hücrenin bölünmesi için önce hücrenin belli bir büyüklüğe ulaşması gerekmektedir.
Hücre bölünmesi, bir hücreli canlıların
çoğalması, çok hücreli canlıların büyümesi
erkek ve dişi eşey hücrelerinin meydana gelmesi için gerekli bir olaydır. Hücre bölünmesi vücut hücrelerinde mitoz, eşey hücrelerini oluşturmak için mayoz olmak üzere iki farklı şekilde gerçekleşir. Hücre mitoz bölünme sırasında üstteki şekilde görüldüğü gibi birbirini takip eden farklı evrelerden geçer.
Tek hücrelilerde çoğalma , çok
hücrelilerde büyüme için kullanılır.
Yıpranan ve yaralanan hücrelerin
iyileşmesi mitoz ile olur.
Oluşan hücrelerin Kromozom
bilgisi aynıdır.
Büyüme sırasında mitoz bölünme
hızlıdır.
Sinir, Sperm ve Yumurta
hücrelerinde mitoz bölünme olmaz.
Çekirdek Bölünmesi : İnterfaz dışında çekirdek bölünmesi,profaz,metafaz,anafaz,telofaz Oluşum sırasına göre : olmak üzere birbirini takip eden dört evrede tamamlanır. Profaz : Ağsı bir yapı gösteren kromatin ipliği,helezon şeklinde kıvrılarak kısalıp kalınlaşır ve kromozomları oluşturur.Kromozomlar profaz evresinde görülebilir duruma gelir.İnterfazda eşlenen sentroiller (hayvan hücresinde) aynı kutuplara giderken aralarında iğ iplikleri oluşur. Profaz evresinin sonuna doğru çekirdek zarı ve çekirdekçiğin erimeye başladığı görülür. Metafaz : İğ ipliklerine tutunan kromozomlar hücrenin ekvator düzlemine dizilir. Kromozomların en belirgin görüldüğü evre metafaz evresidir.Her bir kromozomun sentromeri belirgin olarak ikiye bölünür ve kromatitler tam olarak birbirinden ayrılır.Sentromerlerin ayrılması bütün kromatitlerde aynı kutuplara gitmek üzere Anafaz : Kromatitlerin kutuplara ayrıldıktan sonra kardeş kromozomlar olarak adlandırılırlar.Kardeş kromozomlar kutuplara ulaştığı anda anafaz evresi tamamlanır. Sitoplazma Bölünmesi : Çekirdek bölünmesi tamamlanınca hücre sitoplazma bölünmesi geçirir. Sitoplazmabölünmesi bitki ve hayvan hücresinde farklılık gösterir.Hayvan hücresinde sitoplazma bölünmesi boğumlanma ile gerçekleşir. Bu evreler sırasında; ( Mitoz Evrelerinin Oluşum Sırası Önemlidir)
*Çekirdeğin ve sitoplazmanın bölünmesiyle iki
yavru hücre oluşur.
*Hücre bölünmesi öncesinde çekirdekte bulunan ve
canlının kalıtsal özelliklerini taşıyan maddenin
(kalıtım maddesi) birer kopyası yapılır.
*Bu kalıtım maddesi mitozun başlangıcında kromozom
adi verilen yapılara dönüşür.
*Mitozun ilk evresinde kromozomlar belirgin halde
görülmeye baslar.
*Daha sonraki evrelerde hücrenin ortasında dizilen
kromozomlar, hücrenin karşılıklı kutuplarına
doğru hareket eder.
*Böylece oluşacak hücrelerin ikisi de
kromozomların, dolayısıyla kalıtım maddesinin birer kopyasını
almış olur.
*Bu şekilde çekirdek bölünmesini tamamlayan hücre,
sitoplazma bölünmesine geçer.
*Sitoplazma bölünmesi sırasında hayvan hücresi
ortadan ikiye boğumlanır ve mitoz bölünme
tamamlanır.
Bitki hücresinde ise hücrenin
ortasında ara lamel adi verilen bir yapı oluşarak hücre ikiye
bölünür.
Mitoz bölünmede, ana hücreden iki yavru hücre oluşur. Oluşan bu hücreler ana hücre ile ayni sayı ve özellikteki kromozomları içerir. Vücut hücreleri anne ve babadan gelen kromozom çiftlerine sahiptir. Bir takim halinde kromozom içeren hücreler "n" ile gösterilir. Bir takim (n) anneden, bir takim (n) babadan gelmek üzere iki takim kromozom bulunduran hücreler ise "2n" ile gösterilir. Örneğin insanların vücut hücrelerinin kromozom sayısı 2n=46'dir. Öyleyse insanların vücut hücrelerinde 23 çift kromozom olduğunu söyleyebiliriz. Kromozom sayıları ile canlıların büyüklüğü ve gelişmişliği arasında bir ilişki yoktur. Tablodaki bilgilerden yola çıkarak kromozom sayıları fazla olan canlıların, örneğin kromozom sayısı 94 olan deniz yıldızının insandan daha gelişmiş olduğunu söyleyemeyiz. Eşeysiz Üreme Şekilleri
Bölünerek çoğalma, vejetatif üreme ve tomurcuklanma
Rejenerasyonla (Yenilenme) Üreme ,Sporla
Üreme eşeysiz üreme şekilleridir. Eşeysiz üreme mitoz ile gerçekleşir.
Vejetatif Üreme
Bitkilerin dal, yaprak gibi
kısımlarından yeni bir bitki meydana gelmesi "vejetatif üreme"
olarak
adlandırılır.
*Vejetatif
üreme sadece bitkilerde görülür.
Gül ve söğütün kesilen
dallarının toprağa dikilmesiyle yeni gül ve söğüt oluştuğunu görmüşsünüzdür.
Örnek: Gül ve söğüt Zambak, patates , Gözyaşı
bitkisi
Tomurcuklanma İle Üreme
Hidra
Hidralarda görünen bu çoğalma
sekli tomurcuklanma olarak adlandırılır. Ana canlı vücudunda
üremeye yönelik oluşan çıkıntılara tomurcuklanma ile üreme denir. Deniz anası, sünger gibi canlılar da tomurcuklanarak çoğalır.
Örnek: Hidra , Süngerler ,Sölenterler, Deniz Anası
, mercan gibi deniz hayvanları ile Mantarlardan
Bira mayası
Bölünerek Üreme
Bazı canlılar da
bölünerek ürer.
Amip
Örneğin amip belirli bir
büyüklüğe ulaşınca fotoğrafta görüldüğü gibi bölünerek kendine benzer
yavru amipler oluşturur. Ana canlıdan tamamen kendisine benzeyen yavru canlıların oluşması seklinde gerçeklesen bu olayda eşey hücreleri rol almaz.
*Bir hücreli canlılarda
görülür.
*En Hızlı üreme şeklidir.
*Yemeklerin 1 gecede bozulması ,
Havuzun kısa sürede yosunlanmasının kaynağı olan bölünme
şeklidir.
Örnek: Premasyum , amip ,Öğlena Bakteri ,alg ( Bir
hücreli yosun)
Rejenerasyonla (Yenilenme)
Üreme
planarya
Kuyruğu kopan bir kertenkelenin
kuyruğunu yeniden oluşturması, denizyıldızının kopan kolunu
yenilemesi mitozla gerçeklesen yenilenme olaylarıdır. Rejenerasyon (Yenilenme) ile üremedir.
Rejenerasyonla
yenilenmeye örnek
*Karaciğerin
kesilen yerinin onarılması
*Kopan
kertenkele kuyruğunun çıkması
*Yaraların
iyileşmesi , kırılan kemiklerin onarılması
Rejenerasyonla Üremeye
örnek
*Planerya ,
Toprak solucanı , Deniz Yıldızı , Süngerlerde kopan parçalar ayrı
ayrı canlıyı oluşturur.
Toprak solucanlarının birçok
parçaya ayrılsa bile her parçasının tam bir solucanı meydana
getirebileceğini biliyor muydunuz? insanlarda kemik iliğinden yeni kan hücrelerinin oluşması, kırılan kemiklerin onarılması, yaraların zamanla iyileşmesi de bir çeşit yenilenme değil midir?
Sporla Üreme
Sporla üremede
ise üzeri sağlam bir örtü ile kaplı özelleşmiş hücrelerdir. Olumsuz
çevre
şartlarına iyi dayanırlar. Şartlar uygun hale gelince mitoz ile yeni canlıyı oluştururlar.
Örneğin: Kara yosunu, Eğrelti otu ,
Mantarlar;
Verdiğimiz örneklerden de anlaşıldığı gibi mitoz, canlıların vücut hücrelerinde görülen bir bölünme seklidir. Çok hücrelilerde büyüme ve yenilenmeyi sağlarken tek hücrelilerde üremeyi sağlar.
Mitoz Bölünme Nasıl Gerçekleşir ? İzleyelim
2.Mayoz Bölünme Mayoz özel bir hücre bölünmesidir. Bu bölünme ile diploit hücrelerden haploid hücreler meydana gelmektedir. Oluşan haploit hücrelere gamet denir. Mayoz bölünmesinin amacı, kromozom sayısının yarıya inmesini sağlamaktır. Mayoz bölümünde sonucu oluşan n kromozomlu gamet hücrelerinin döllenmesi sonucunda oluşan zigotun kromozom sayısının 2n olur. Dolayısıyla mayoz bölünme ile kromozom sayısının nesiller boyunca sabit kalması sağlanmış olur. Zigotun oluşması ile yeni birey ana ve babasının kromozomlarından birer tane taşır. Böylece ana ve babanın özelikleri yeni nesillere aktarır. Mayoz bölünme ile ayrıca tür içi çeşitlilik de ortaya çıkar. Bazı bitki ve tek hücreli canlılar, haploit (n) kromozomlu olduklrı için yaşamları boyunca mayoz bölünme geçirmezler. Mayoz bölünme birbirini takip eden mayoz l ve mayoz ll olmak üzere iki bölümden oluşur. Her iki bölümde de mitoz bölünmede olduğu gibi profaz, metafaz, anafaz, telofaz evreleri görülür. Üreme ana hücresi mayoz bölünmeye başlamadan önce bir hazırlık evresi geçirir. Bu hazırlık evresine interfaz evresi denir. İnterfaz: Bu evrede hücrede büyüme, solunum, protein sentezi gibi metabolik olayların hızı çok yüksektir. İnterfazda DNA’nın kendini eşlediği görülmektedir. Mayoz bölünme nin Mayoz I ve Mayoz II evreleri aşağıdaki gibidir. Mayoz I Profaz-I: Profazın erken safhalarında kromozomlar kısalıp kalınlaşmaya başlarken, ana ve babadan gelen homolog kromozomlar yan yana gelir ve bir birinin üzerine kıvrılırlar . Kısalma sonucunda kromozomlar mitoz bölünmedeki gibi görünmeye başlar. Kromozomlar kısalmaya devam ederek son kalın şeklini alır. HOMOLOG KROMOZOM ÇİFTİ DÖRTLÜ KROMATİTLER HALİNİ ALIR. BU DÖRTLÜ GURUPLARA TETRAT DENİR. Tetratların sayısı haploit kromozom sayısına eşittir. Tetrat oluşumundan sonra kalıtsal madde alış verişi olur. Bu evrede homolog kromozom çiftleri iyice yan yana gelerek bir birleriyle sarmal yaparlar. Bu olaya sinapsis denir. Sinapsis sırasında kromozomların kardeş olmayan kromatitlerin bir birine dokunan parçacıkları arasında gen değiş tokuşu olur. Bu olaya krossing-over (parça değişimi) denir. Parça değişimi mayoz bölünmenin en önemli olayıdır. Parça değişimi ile yeni gen birleşmeleri meydana gelir. YENİ GEN BİRLEŞMELERİ İLE AYNI TÜRÜN BİREYLERİ ARASINDA FARKLI ÖZELLİKLERİN ORTAYA ÇIKMASI SAĞLANMIŞ OLUR. Profaz sırasında eşlenmiş olan sentrioller bu safhanın sonuna doğru ayrı kutuplara çekilir ve aralarında iğ iplikleri oluşur. Profaz sonunda çekirdekçik ve çekirdek zarının tamamen eridiği görülür. Metafaz-1: Tetratlar hücrenin ekvator düzlemine muntazam şekilde yerlaşir ve çift kromatitli kromozomlar sentromerlerden iğ iplikçiklerine bağlanırlar. Anafaz-1: Tetratlar ikili kromatitlerine ayrılarak zıt kutuplara çekilirler. Böylece homolog kromozomlar bir birinden ayrılır. Telofaz-1: Kutuplara çekilen kromozomların çevresinde çekirdek zarı oluşur ve stoplazma boğum yaparak ikiye ayrılır. Telofaz sonunda homolog kromozom çiftinden yalnız birini taşıyan haploit (n) iki hücre meydana gelir. Mayoz II başlamadan önce mayoz I’de olduğu gibi interfaz safhası görülmez. Dolayısıyla DNA kendisini eşleyemez. Yalnızca sentromerlerin kendisini eşlediği görülür. Mayoz-II: Mayoz I sonunda meydana gelen haploit mayoz II’de tekrar bölünür ve haploit kromozomlu4 hücre meydana gelir. Mayoz II ana hatlarıyla mitoz bölünmeye benzediği için yeni meydana gelen hücreler de haploittir. Bu safhada sadece kromatitler bir birinden ayrılır. Profaz-II: Telofaz I’den sonra görülen ve çok kısa süren bir safhadır. Bazı organizmalarda telofaz I’den sonra hemen metafaz II safhası başlayabilir. İğ iplikleri kromatitler bağlanır. Çekirdek zarı oluşmuşsa parçalanmaya başlar. Metafaz-II: Kromatitler hücrenin ekvator düzlemine düzgün bir şekilde yerleşirken kromatitler iğ iplikleri tarfından sentromellerinden tutunur. Anafaz-II: Ekvatoral düzlem üzerinde dizilmiş kromatitler birbirinden ayrılır ve kutuplara doğru hareket eder. Bu kromatitlere bundan sonra kromozom denir. Böylece her oğul bireyde haploit kromozom bulunur. Telofaz-II: Mayoz bölünmenin son safhasıdır. Kutuplara çekilen kromozomların etrafında çekirdek zarı oluşurken bir yanda da stoplazma boğumlanmaya başlar. Böylece hücre ikiye bölünür. Mayoz II sonunda dört tane haploit kromozomlu hücre meydana gelir. Böylece diploit (2n) kromozom takımına sahip bir hücreden mayoz bölünmeye dört tane haploit (n) kromozomlu hücre oluşur. Gamet adı verilen bu hücrelerin bölünme yetenekleri yoktur. Ancak iki gametin birleşmesiyle oluşan hücre (zigot) bölünme yeteneğine sahiptir. MAYOZ BÖLÜNME ERKEN ÜREME ORGANI OLAN TESTİSLERDE GERÇEKLEŞİYORSA, BU OLAYA SPERMATOGENEZ DENİR. Spermler, seminifer tüpçüklerde bulunan 2n kromozomlu spermatogonium denilen hücrelerde oluşur. Spermatogoniumlar büyüyüp gelişerek mayoz bölünmeye hazırlanır. Hazırlanan bu hücrelere 1.dereceli spermatosit denir. 2n kromozomlu olan 1.dereceli spermatositlerden mayoz I sonunda haploit (n) kromozomlu iki hücre meydana gelir. Bu hücrelere 2.dereceli spermatosit denir. İkinci dereceli spermatositlerden mayoz II sonunda spermatit adı verilen haploit (n) kromozomlu dört hücre oluşur. Bu dört hücre de farklılaşarak sperm hücrelerine dönüşür. MAYOZ BÖLÜNME DİŞİ ÜREME ORGANI OLAN YUMURTALIKLARDA GERÇEKLEŞİYORSA BU OLAYA OOGENEZ DENİR. Oogenez sonucunda bir hücreden (n) kromozomlu dört hücre oluşur. Bu hücrelerden üç tanesi az sitoplazmalı ve küçüktür. Bu hücreler kutup hücresi olarak adlandırılır. Bol sitoplazmalı ve büyük olan diğer hücreye ootit denir. Ootit farklılaşarak yumurta hücresini (ovum) oluşturur. Sonuçta 2n (diploit) kromozomlu üreme ana hücresinden n kromozomlu yumurta hücresi meydana gelir. Oluşan sperm ve yumurta hücresine üreme hücresi denir. Mayoz Böünme ve Aşamaları Nasıl Gerçekleşir? İzleyelim Mitoz ve Mayoz Bölünme Arasındaki Farklılıklar 3.Kalıtım Nesiller arasında görülen benzerlik ve farklılıkların temel nedenlerini inceleyen bilim dalına genetik(kalıtım ) denir. Canlıların dış görünüşlerine iki önemli faktör etki eder. Kalıtım: Ana babanın üreme hücrelerindeki genler yoluyla çocuklarına aktardıkları özelliklerdir.Cinsiyet,kan grubu,saç rengi,göz rengi,altı parmaklılık,kulak memesinin yapışık veya ayrık olması,dil yuvarlaması,renk körlüğü gibi özellikler kalıtımla ilgilidir. Çevre: Canlının daha sonraki yaşamını etkileyen ikinci etkendir.Örneğin,besin, iklim,ısı,ışık gibi. Yeryüzünde bilinen 2 milyon canlı türündeki çeşitliliğin nedeni DNA çeşitliliğinden kaynaklanmaktadır. Mendel’in Kalıtıma Kazandırdığı Bilgiler: Avusturyalı Gregor Mendel matematik ve biyoloji öğrenimi gördü. Bezelyeler üzerinde çalışmalar yaptı. Bu deneyler sonucu KALITIM BİLİMİ ortaya çıktı. Mendel’in ölümünden 16 yıl sonra 1900 yılında De Vries (Dövrie), Correns (Korens), Tschermak (Çermak) gibi biyologlar kalıtım bilimini geliştirmişlerdir. Mendelin yaptığı çalışmaların sonuçları bugün bile geçerlidir.Kalıtım Çalışmaları Neden Bezelye İle Yapılmıştır ?1.Bezelyeler kısa sürede çok fazla oğul döl verirler.1 yılda 4 kez 2. Döllenme kontrolü çok kolaydır. 3Çeşitlerinin çok olması Mendelin Deneylerinde Başarılı Olma Nedenleri :1.Çok sayıda ana-baba kullanarak ,elde ettiği Arı dölleri incelemesi 2.Hem matematik,hem biyoloji eğitimi görmüş olması 3.Mendel bir yada birkaç özelliğin dölden döle geçişini izleyerek matematiksel sonuçlar çıkarmıştır. Her özelliği inceleseydi belki başarılı olamazdı. Bir deneyinde yuvarlak-buruşuk ilişkisini,başka bir deneyinde sarı-yeşil, uzun-kısa ilişkilerini denemiştir.Kalıtım İle İlgili Tanımlar : Alel Nedir (Gen): Mendelin kalıtsal birimlere verdiği ad. Alel Gen (Gen Çifti ):Bir canlının dış görünüşünde beliren,her bir karakter üzerinde etkili olan gen çiftlerine denir. Arı Döl Nerdir ? : Bazı canlılar bir karakter için ana-babadan aynı özellikteki genleri almışsa bunlara AR DÖL (SAF DÖL = HOMOZİGOT)denir. UU,SS gibi gösterilir. Melez Döl(Heterozigot): Bir canlıda bir karakter için iki farklı gen bulunmasıdır. Uu,ss gibi gösterilir. Baskın Karakter (Dominant):Melez dölde ortaya çıkan karakterdir. Baskın karakterler büyük harfle yazılır. U,S gibi Çekinik Karakter(Resesif): Melez dölde gizli kalmış karakterdir. Çekinik karakterler küçük harfle yazılır. (u,s) gibi Genotip : Bir canlının sahip olduğu genlerin toplamıdır. Kalıtsal yapı Fenotip : Genotip ve çevrenin etkisiyle oluşan,canlının dış görünüşüdür. Örneğin gen yapısı (UU) veya (Uu) olan canlının genotipi farklı,fenotipi aynıdır. F1 Döl : 1. Oğul döl F2 Döl : 2. Oğul dölMendelin Yaptığı Deneylerin Sonuçları :1.Karakterlerin birleşmesi 2.Karakterlerin gizli kalması 3.Karakterlerin ayrılması 1. Karakterlerin Birleşmesi Kanunu : İki farklı arı döl arasında yapılan çaprazlama sonucu elde edilen oğul döl,melez karakterli olup her iki dölün karakterlerini taşır. 2.Karakterlerin Gizli Kalması Kanunu : Meydana gelen oğul döl (F1 dölü) üzerinde, genlerden biri baskındır. Oğul döl baskın karakterin (genin) özelliklerini taşır. Diğer gen yok olmayıp sadece çekinik kalmıştır. 3.Karakterlerin Ayrılması Kanunu : Elde edilen oğul döllerin (F1) çaprazlanması sonucu oluşan 2. Oğul döllerin (F2 dölü) 1/ 4 ünde 1. Arı döl, 2/4 ünde melez döl ve 1/ 4 ünde ise 2. Arı döl özelliklerinde oğul döl oluşur. KALITIMDA ÇAPRAZLAMA NASIL YAPILIR? Çaprazlamalar yapılırken şu sıra takip edilir; 1. Genotipler belirlenir. 2. Gametler oluşturulur. 3. Gametler birleştirilir. 4. Bulunan genotip ve fenotipler yazılır. Örnek : Altı parmaklı bir bay ile, melez beş parmaklı bayanın evlenmeleri halinde doğacak çocukların ellerinin beş parmaklı olma ihtimali yüzde kaçtır? (Beş parmaklılık geni, altı parmaklılık genine baskındır.) Çözüm 1. Genotipleri belirleyelim Beş parmaklılık geni baskın olduğundan seçeceğimiz bir büyük harfle, altı parmaklılık genini resesif oldu¬ğundan dominant gen için seçtiğimiz harfin küçüğü ile göstereceğiz. Beş parmaklılık geni: B Altı parmaklılık geni : b Altı parmaklı bir bay: Resesif bir karakter olduğundan homozigot olmalı: bb Beş parmaklı melez birey; Heterozigot olması gerek: Bb 4. Genotip ve fenotiplerini yazalım. Genotip (Yazılım biçimi) oranı: – Bb (Heterozigot) - bb (Homozigot resesif) 2 Genotip çeşidi: 2 (Bb, bb) Fenotip oranı: — Beş parmaklı — Altı parmaklı birey oluşur. GAMET ÇEŞİDİ ve HESAPLAMASI A. BİR KAREKTER BAKIMINDAN Gametler, mayoz bölünmeyle meydana geldiği için, ana canlının yarısı kadar kromozon ve yarısı kadarda gen taşır. 1. Homozigot İken 2. Heterozigot İken B. İKİ KARAKTER BAKIMINDAN 1. Homozigot İken 2. Heterozigot İken C. BAĞLI GENLERDE GAMET ÇEŞİDİ : Bir kromozom üzerinde bulunan genlere bağlı genler denir. Bunlar, gametlere giderken beraber hareket ederler. (Ancak krosing-over olayıyla birbirinden ayrılabilirler.) Gamet çeşidi = 2n = Heterozigot kromozom çifti Bağlı genlerin bulunduğu durumlarda, bazı gametler ya oluşmaz, ya da diğerlerinden daha az oranda oluşur. Bunlar krosing-over sonucunda oluşan gametlerdir. KROMOZOMLAR VE GENLER Kromozomlar üzerindeki Belli bir karakteri gösteren gen bölgesi. *Aynı özelliğin oluşmasını sağlayan genler homolog kromozom çiftinin karşılıklı bölümlerinde yer alır. *Karakterlerin oluşmasını genler sağlar. *Her gen bir özellikten sorumludur. *Homolog kromozomdan insanda 23 çift vardır. Mendel, bezelyelerle yaptığı çalışmalar sonucunda bezelyelerin bir kısminin kısa olduğu halde bir kısminin uzun; bazılarının buruşuk tohumlu, bazılarının düz tohumlu olduğunu gördü. Üstteki resimde görüldüğü gibi bezelyelerin bazıları uzunken bazıları kısa idi. Mendel uzun bezelye ile kısa bezelyelerin saf döllerini tozlaştırdığında birinci kuşağın tümünde uzun bezelyeler elde etti.Birinci kuşakta elde ettiği bezelyeleri kendi aralarında tozlaştırdığında ise oluşan bezelyelerin 3/4′ünün uzun , 1/4′ünün ise kısa olduğunu gördü. Mendel, yaptığı bu çalışmalarda bezelyelere ait farklı özelliklerin(tohum sekli, çiçek rengi gibi) birinci kuşaktan ikinci kuşağa nasıl aktarıldığını göstermiş ve kalıtımın temel ilkelerini keşfetmiştir. Saç rengi, saç sekli, göz rengi, dil yuvarlama gibi özellikler çevremizdeki bireyler arasında farklılık göstermektedir. Bu özellikler kalıtsal özelliklerdir. Kalıtsal özellikler canlılarda bir önceki kuşaktan bir sonraki kuşağa aktarılan özellikelrdir. Kromozomlarda kalıtsal özelliklerimizi belirleyen gen adi verilen yapılar bulunur. Her organizma türü kendine özgü sayı ve çeşitte genlere sahiptir. Bu, canlıların özelliklerinin birbirinden farklı olmasını sağlar. Genler sizi dünyada essiz yapar. Ayni özellik üzerine etki eden genler kromozom çiftinin ayni bölgelerinde bulunur. Kulak memesinin ayrık olma özelliğini taşıyan gen kulak memesinin yapışık olma özelliğini taşıyan gene göre daha baskındır. Kulak memesinin yapışık olma özelliğini taşıyan gen ise çekiniktir. ilk kuşakta kendi özelliklerinin ortaya çıkmasına neden olan genler (Dominant) baskın genlerdir. Baskın genle birlikte bulunduğu zaman kendi özelliğini gösteremeyen genler ise (Resesif) çekinik genlerdir. Genler harflerle ifade edilir. Büyük harf baskın geni, ayni harfin küçüğü çekinik geni temsil eder. Örneğin bezelyelerde sari tohum rengi baskın ve yeşil tohum rengi çekinik olduğundan bezelyelerdeki kalıtımda sari rengi göstermek için “S”, yeşil rengi göstermek için de “s” kullanılır. Bu özellikleri belirleyen genler çiftler halinde bulunduğu için onları temsil eden harfler de çiftler halinde gösterilir. Aşağıdaki tabloda genlerin bu şekilde gösterimi yer almaktadır. Bir canlının genetik yapısına bağlı olarak çevrenin de etkisiyle ortaya çıkan görüntüsüne fenotip adi verilir. Bir canlının fenotipinin meydana gelmesini sağlayan genetik yapıya da genotip adi verilir. Aşağıdaki şekilde görüldüğü gibi tohum rengi bakımından fenotipi sari olan bir bezelyenin genotipi SS veya Ss; fenotipi yeşil olan bir bezelyenin genotipi ise ss şeklindedir. Üstteki resimde uzun ve kısa boylu bezelyelerin çaprazlanması sonucu oluşan bezelyelerin fenotip ve genotipleri görülmektedir. Çaprazlama sonucu ; Birinci kuşakta fenotipi uzun boylu, genotipi “Tt” olan bezelyeler ortaya çıkmıştır. Bu bezelyeler birbirleriyle çaprazlandığında ise; İkinci kuşakta fenotipi üçü uzun, biri kısa boylu olmak üzere dört yavru bezelye bitkisi oluşmuştur. Fakat genotiplerini incelediğimizde uzun boylu bezelyelerden birinin genotipi “TT”, diğer i tt ikisinin ise “Tt”dur. Kisa boylu bezelyenin genotipi ise “tt”dur. Bu gösterimdeki “TT” ve “tt” birbirine benzeyen iki genden oluştuğu için bunlara(Homozigot) saf döl adi verilir. “Tt” ise bir baskın bir çekinik genden oluştuğu için (Heterezigot) melez döl olarak adlandırılır. Öyleyse saf döllere ait tek özelliğin aktarımında ilk kuşakta baskın özelliğin ortaya çıkma olasılığı %100′dür.
Yarısı X, yarısı Y kromozomu taşıyan milyonlarca sperme arasından
hangisinin annenin yumurta hücresini dölleyeceği tümüyle şansa bağlıdır. Bir ailede hep kız çocuk, bir başkasında sürekli erkek çocuk dünyaya gelmesi de büyük ölçüde rastlantıdır.Bazı kalıtsal etkenler ya da erkek çocuk doğurma olasılığını artırabilir. Ama bu süreci denetleyerek doğacak çocuğun eşeyini isteğe göre belirlemenin yolu henüz bulunamamıştır. Kız mı Erkek mi?Anne ile babanın genleri birbirinden ne kadar farklıysa genlerin değişik biçimlerde gruplaşma olasılığı da o kadar yüksektir. Bu nedenle, böyle bir ana babadan doğacak çocukların birçok kalıtsal özelliği birbirlerinden ve ana babalarından çok değişik olabilir. Bütün öbür özellikler gibi bebeğin hangi cinsten olacağına da genler karar verir. Hücredeki 46 kromozomdan ikisi eşey kromozomudur ve insanın eşeyini, yani cinsiyetini belirleyen genler bu kromozomların üzerinde bulunur. Erkekteki eşey kromozomları birbirinden farklıdır; birinin biçimi X, öbürününki Y harfini andırır. Bu yüzden, meyoz bölünme sırasında bir tek sperma hücresinden oluşan dört yeni sperma hücresinin ikisinde X, ikisinde Y kromozomu bulunacaktır. Oysa kadınlardaki eşey kromozomlarının her ikisi de X’tir ve yumurta hücresinin değişik bir eşey kromozomu taşıma olasılığı yoktur. Demek ki doğacak bebeğin hangi cinsten olacağını babanın sperma hücresindeki eşey kromozomu belirler. Eğer bir annenin yumurta hücresini Y kromozomlu bir sperme döllerse bebek erkek, X kromozomlu bir sperma döllerse bebek kız olur. İkizler Nasıl Oluşur? Oluşma süreçleri farklı olan iki tip ikiz vardır. Tek yumurta ikizleri ya da gerçek ikizler birbirlerine öylesine benzerler ki, ikisini birbirinden ayırt etmek çok güçtür. Gerçekten de bu tip ikizler sonradan ikiye ayrılmış tek bir kişi sayılabilir. Çünkü döllenmiş yumurta embriyonu oluşturmak üzere gelişmeye başlamışken, bazen bilinmeyen bir nedenle tam ortasından iki eşit parçaya ayrılır ve her yarımdan ayrı bir bebek gelişir.
Bu iki bebek aynı yumurta hücresinden ve aynı spermadan geliştiği doğal
olarak bütün genleri birbirinin eşidir. Bu nedenle tek yumurta ikizleri mutlaka aynı cinstendir ve bütün kalıtsal özellikleri aynıdır. Aralarında herhangi bir farklılık varsa bu yalnız yetiştikleri çevrenin ve yaşadıkları olayların değişik olmasından kaynaklanabilir.
Oysa, doğum oranı tek yumurta ikizlerininkinden iki üç kat daha yüksek
olan çift yumurta ikizleri aynı ana babadan ayrı zamanlarda doğmuş iki kardeş kadar farklı olabilir. Çünkü bu durumda annenin yumurtalıkları bir yerine iki yumurta hücresi üretmiş ve bunlardan her biri ayrı bir sperma tarafından döllenmiştir. Bu nedenle çift yumurta ikizlerinin kalıtsal özellikleri birbirinden farklıdır ve ikizlerden biri erkek öbürü kız olabilir. Hatta aynı cinsten olsalar bile birbirlerine hiç benzemeye bilirler.
Üçüz, dördüz ve beşizlerin olumunda da aynı biçimde tek ya da
çift yumurta hücresinin döllenmesi söz konusudur. Bazen anne aynı anda birden fazla yumurta hücresi üretir ve bunların hepsi ayrı bir spermayla döllenir. Bazen de bir ya da daha çok döllenmiş yumurta birkaç kez bölünür ve her parçadan ayrı bir embriyon gelişir. Kalıtım İle İlgili Örnek Çalışmalar : ÖRNEK 1: Bezelyelerde yuvarlak tohumluluk(YY), buruşuk tohumluluğa (yy) baskındır. Yuvarlak tohumlu arı döl bir bezelye ile buruşuk tohumlu bir bezelye çaprazlanırsa elde edilecek oğul döllerin genotip oranını bulunuz. ÇÖZÜM: Ana döl YY yy Gametler Y y F1 döl (genotip) Yy F1 döl ( Fenotip) (Yavruların hepsi melez yuvarlakdır) ÖRNEK 2: Yuvarlak tohumlu (Yy) melez iki bezelyenin çaprazlanmasıyla elde edilecek oğul dölde yavruların genotip ve fenotip oranlarını bulunuz. Yuvarlak tohum baskındır. ÇÖZÜM : ANA DÖL Yy Yy GAMETLER Y y Y y F1 DÖL(GENOTİP) YY Yy Yy yy F2 DÖL (FENOTİP) 3 /4 Sarı 1/ 4 Yeşil ÖRNEK 3: Melez sarı tohumlu bezelye ile yeşil tohumlu bezelyenin çaprazlanmasından oluşan F1 dölünde,hangi özellik hangi oranda ortaya çıkar. ( Sarı renk yeşile baskındır) ÇÖZÜM : ANA DÖL Ss ss GAMETLER S s s s F1 DÖL(genotip) Ss Ss ss ss F1 DÖL (fenotip) %50 Sarı %50 yeşil ÖRNEK 4: "Kutuplarda ZZ kromozomlu zigotun gelişmesiyle erkek, ZW kromozomlu zigotun gelişmesiyle dişi bireyler oluşur." Buna göre kutuplarla ilgili olarak; ifadelerinden hangileri doğrudur? A . I ve III B . II ve IV C . I, II ve III D . II, III ve IV E . I, II, III ve IV ÇÖZÜM : Dişi bireyler, - W kromozomlu anneden Erkek bireyler, - Z kromozomunu anne ve babadan alırlar. DoĞru Yanıt: B Kalıtsal Hastalıklar Bazen genler üstlerine düşen görevleri eksiksiz olarak yerine getiremez ya da beklenenin tam tersini yapar. Bu da bazı organlarda ya da vücudun bir bölümünde bozukluğa yol açar. Örneğin albinolarda renk genleri görevlerini yerine getirmediği için saçlar , kirpikler, kaşlar ve bütün tüyler beyaz olur. Hemofili hastalığının nedeni, kanın pıhtılaşmasından sorumlu olan bazı genlerin bu görevi yapmamasıdır. Cücelik büyüme hücrelerindeki bozukluktan kaynaklanır. Buna karşılık büyüme genleri gereğinden fazla çalışan bazı insanlar çok uzun boylu olur. Ama bu durumda, iç salgı bezlerindeki bir bozukluktan ileri gelen ve kalıtsal olmayan hormonal devlikle karıştırmamak gerekir.
Genetik yapıdaki bir bozukluktan bazı körlük ve sağırlık tipleri
ile bazı kan, kas ve sinir hastalıkları da en sık rastlanan kalıtsak bozukluklar arasında sayılabilir. Ayrıca bazı ruhsal bozukluklar ve kalp hastalıkları kendilerinden beklenen görevin tam tersini yapan bozuk genlerin varlığına bağlı olabilir.
Ama aynı ailenin bir çok bireyinde görülen bütün hastalık
ve bozuklukların mutlaka kalıtsal olduğunu düşünmek yanlıştır; bazen bu durumun nedenini yaşanan çevrede, beslenme ya da temizlik koşullarında aramak gerekir. Renk KörlüğüRenk körlüğü renkleri ayırt etme yeteneğinin bozukluğudur. Renk körlüğü, genellikle erkelerde görülen, oldukça yaygın bir rahatsızlıktır. En fazla görülen tipi, kırmızı ile yeşilin ayırt edilememesidir. Ender görülen bazı vakalarda ise bütün renklerin ayırt edilememesi ve dünyanın siyah - beyaz görülmesi söz konusudur. Her 20 erkekten ve her 200 kadından birinde renk körlüğü görülür. Birçok kişi renk körü olduğunu kendiliğinden fark etmez. Renk Körlüğünün Nedenleri: Renk körlüğünün nedeni tam olarak bilinmemektedir. Ancak renk körlüğünün genetik geçişli bir hastalık olduğu bilinmektedir. Ailesinde renk körlüğü olan bir kişinin renk körü olma ihtimali daha yüksektir. Bazı durumlarda renk körlüğü, sinir sistemi hastalıklarına bağlı olarak da oluşabilir. Kalıtsal renk körlüğünde ise görmede bir kayıp olmamaktadır. Renk Körlüğünün Belirtileri: Renk körlüğünün yaygın türü olan ve genellikle doğumdan itibaren oluşan kaltsal renk körlüğünde yeşil, sarı, turuncu ve kırmızı, aynı biçimde algılanır ve ayrı renkler ancak yoğunluklarıyla ayırt edilebilir. Renk körlüğü günlük yaşamda önemli bir sorun oluşturmazsa da yaşam kalitesinde azalmaya yol açabilir. Özellikle renk körü olan kişiler , renklerle ilgili belirli işlerde çalışamayabilirler.
Orak Hücreli AnemiOrak
hücreli anemi kalıtsal bir kan bozukluğudur.
Hem annenizden hem de babanızdan orak hücreli gen geçerse orak hücreli anemili olarak doğarsınız. Annebabanızın birinden orak hücreli, diğerinden normal gen geçerse orak hücre özelliğinizin olduğu söylenir. Bu durum, orak hemoglobin taşıyıcısı olduğunuz ve orak hücre özelliğinizin çocuğunuza da geçebileceği anlamına gelir. Orak hücreli anemi, anemiye ve belirli aralıklarla tekrarlanan ağrıya neden olan bir kan bozukluğudur. Orak hücreli anemili kişilerde hemoglobinin (alyuvarlarda [eritrosit] oksijeni akciğerlerden vücudun diğer bölümlerine taşıyan bir molekül) bir bölümü uygun biçimde iş göremez. Hemoglobinin bir bölümü alyuvarları sert ve orak şekline dönüştüren çubuk benzeri yapılar oluşturur. Bu hücreler küçük kan damarlarını tıkayarak bazı organların ya da dokuların yeterli oksijen almasını engeller. Bu durum, şiddetli ağrı ataklarına neden olabilir. Eşinizde orak hücre özelliği ya da orak hücreli anemi varsa, çocuğunuza orak hücreli anemi de geçirebilirsiniz. Orak hücreli anemi özellikle, ataları Güney ve Orta Amerika , Küba, Suudi Arabistan, Hindistan, Türkiye, Yunanistan ve Italya dan göç edenler arasında sık görülür. Bu hastalık iyileşmez. Hemofili Hemofili kandaki pıhtılaşmayı sağlayan faktörlerden birinin olmaması sonucu vücutta meydana gelen kanamaların durmamasıdır. Hemofili-A ve hemofili-B olarak ikiye ayırabileceğimiz hemofili hastalığı anneden gelen bir genle sadece erkek çocuklarda hastalığa nenden olmaktadır. Hemofili kız çocuklarda ortaya çıkan bir hastalıkdeğildir. Kız çocuklar hemofili hastalığını taşıyan bir unsurdur. Normalde bir çocuk, anne ve babadan kromozom denilen yapıları alarak oluşur. Bu kromozomların yarısı anneden yarısı babadan gelir ve çocukların özelliklerini belirler. Saç rengi, göz rengi, boyunun kaç cm olacağı, burnunun şekli gibi bütün faktörler bu genler sayesinde belirlenir. İşte bütün bunların yanında çocuğun kan grubu ve kanının özellikleri de bu genler sayesinde belirlenen bir özelliktir. Anneden gelen genlerdeki "kan ile ilgili" bir tür bozukluk bu hastalığın ortaya çıkmasına neden olmaktadır. Hayır hemofili hastalığı asla bulaşıcı değildir. Hemofili hastalığı sadece bir kişiyi ve ondan olacak erkek ve kız çocukları ilgilendiren bir durumdur. Tedavi tamamen iyileştirip kişiyi normale döndürmek anlamında kullanılıyorsa hemofili hastalığının tedavisi mümkün değildir. Ancak hemofili hastalarının kanamaları durdurulabilmektedir. Bu amaçla üretilmiş birden fazla ilaç vardır bu ilaçlar kandaki pıhtılaşmayı sağlayıcı faktörleri içerir. Down SendromuGenetik düzensizlikler sonucu insanın 21. kromozom çiftinde fazladan bir kromozom bulunması durumu ve bunun sonucu olarak ortaya çıkan tabloya verilen isimdir. Down sendromu vücutta yapısal ve fonksiyonel değişiklikler ile karakterize edilir. Vücuttaki küçük ve büyük farklılıkların kombinasyonu yapısal olarak sergilenir. Down sendromu sık sık zihinsel kavramadaki bozukluklar ve fiziksel gelişimin tipik yüz görünümü gibi farklı olmasıyla ilişkilendirilir. Çoğunlukla hafif veya orta seviyeli öğrenme güçlüğü gibi sorunlar taşır. Down sendromu gebelik sırasında ya da doğumda tanımlanabilen bi r rahatsızlıktır. Down sendromuna her 800 ile 1000 doğumda 1 oranında rastlanır; istatistikler anne yaşının artışıyla bu oranın yükseldiğini göstermiştir, diğer etkenlerin payı küçüktür. Down sendromunun tipik yüz siması, normal kromozom sayısında sahip olan bazı insanlar da görülebilir. Ancak Down sendromunda buna ek olarak; el ayasında çift yerine tek derin olarak bulunan avuç içi çizgisi, epikantik katlanmanın neden olduğu badem biçimli göz, palebral yarık, düşük kas tonusu, ayak baş parmağıyla ikinci parmak arası daha büyük bir boşluk ve sarkık dil morfolojisi görülebilir. Bu semptomların hepsi görülecek diye bir kural yoktur, bazıları olup bazıları olmayabilir. Down sendromunun sağlığa getirdiği sorunların başında ise konjenital kalp yetmezliği riskleri, gastroözafagal reflü hastalığı, tekrarlayan kulak enfeksiyonları, obstürktüf uyku apnesi ve tiroid bozuklukları riskleri sayılabilir. Çocukluğun erken dönemlerinde sağlanacak olan aile ve tıp desteği ile erken müdahale sayesinde Down sendromlu insanlar destekle toplumla bütünleşik bir hayat kurabilirler.
Kalıtımla ilgili videomuzu izlemeye ne dersiniz ? 4.DNA ve Genetik Kod Kalıtsal Bilgiler KROMATİN İPLİK denilen yapının içinde yer alır. Kromatin iplik hücre bölünmesi sırasında kısalıp kalınlaşarak KROMOZOM yapısını ve adını alır.
Kromatin iplik yapısında : DNA ve PROTEİNLER bulunur.
HÜCREDE YAPI VE CANLILIK OLAYLARININ YÖNETİMİ NASIL
SAĞLANIR?
*Hücrede yapı ve canlılık olaylarının yönetimini nükleik asit adını verdiğimiz
moleküller sağlar.
*Protein sentezi, enerji üretimi, büyüme, gelişme ve üreme gibi olaylar
nükleik asitler tarafından gerçekleştirildiği için, bunlara yönetici moleküller de denir. Nükleik asitler hücredeki en büyük moleküllerdir.
*Hücrenin çekirdeğinden başka sitoplâzma, mitokondri, ribozom ve
kloroplâstta da bulunur.
*İki çeşit nükleik asit vardır:
1. Deoksiribonükleik asit (DNA)
2. Ribonükleik asit (RNA)
DNA’nın bölümleri ise, genleri oluşturur. kromozom gen YÖNETİCİ MOLEKÜL: DNA
*DNA hücrenin çekirdeğinde bulunur. Madde yapımı, yıkımı,
çoğalma gibi canlılık olaylarının nasıl gelişebileceğini ilişkin bilgileri taşır.
* Hücrelerin farklı davranış göstermesi ve farklı protein üretmesi
DNA yönetiminde olur.
* DNA kendini eşleyerek özelliklerinin diğer hücrelere taşınmasını sağlar.
Bu yüzden canlıya ait kalıtsal özelliklerin bir sonraki nesle aktarımı gerçekleşir.
DNA Molekülünün Yapısı Nasıldır?
* DNA molekülünün yapısında karbon (C), oksijen (O), hidrojen (H),
azot (N) ve fosfat (P) elementleri bulunur.
* Bir nükleik asitin yapı birimi nükleotiddir.
NOT: Urasil bazı DNA da bulunmaz.RNA da bulunur.RNA da ise
Timin bulunmaz.DNA da Deoksiriboz şekeri bulunur. *DNA nükleotidleri birbirine şeker ve fosfat grupları ile bağlanarak bir zincir meydana getirir. DNA iki nükleotit zincirinin birleşmesiyle oluşur.
* Adenin ile timin nükleotidleri arasında 2, Guanin ile sitozin arasında
3 hidrojen bağı oluşarak, DNA’nın çift sarmal yapısı meydana gelir.
*Bir DNA molekülünde daima adeninle timin, guaninle sitozin bağ
yapacağından adenin sayısı timine, guanin sayısı sitozine eşit olur. (A = T, G = S)
*Bir DNA molekülünü oluşturan nükleotidlerin sayısı, sıralanış
ve çeşidi, türden türe veya bir türün bireyleri arasında farklılık gösterir. Bu nedenle her canlının kendine özgü kalıtsal özellikleri vardır. Nükleotidleri birbirinden farklı yapan özellikler taşıdıkları organik bazlardır.
DNA’nın en önemli özeliklerinden biriside kendi kendini eşleyebilmesidir.
* Hem kalıtsal karakterlerin taşınması için hem de canlının bir hücre
olarak başladığı hayatını geliştirerek devam ettirmesi için DNA’nın kendini eşlemesi gerekir
* Hücre bölünmesi esnasında DNA’nın iki zinciri, enzimler aracılığıyla, bir uçtan
fermuarın açılması gibi boydan boya açılır.
* Ayrılma sonucunda oluşan her zincirde bulunan bazlara ortamda bulunan
nükleotidler bağlanır. Bağlanma daima adeninle timin, guaninle sitozin arasında oluşur.
Yeni bağlanmış nükleotidler alt alta sıralanarak yeni zinciri meydana getirir.
* DNA eşlenirken iki ana zincir korunur. Birbirinden ayrılan bu iki zincirin karşısına ortamdaki nükleotidlerden iki yeni zincir oluşturulur. Eşlenmenin tamamlanmasıyla birbirinin aynı iki DNA meydana gelir.
DNA - Gen – Kromozom
* Hücrede bölünme döneminin dışındaki zamanlarda
DNA dağınık uzun ipliksi şekilde görülür. Bu yapıya kromatin ağ denir. Bölünme sırasında kromatin ağ kısalıp, kalınlaşarak kromozomu oluşturur. Kromozomun yapısında DNA’yla birlikte protein bulunur.
* Kromozomların, canlıya ait belli bir özelliği taşıyan ve sonraki kuşaklara
aktarılmasını sağlayan parçasına gen denir. Her DNA binlerce genin meydana getirdiği bir bütündür. İnsana ait kan grubu, göz rengi, dil yuvarlama, kıvırcık saçlılık, protein çeşitleri gibi pek çok özellik genlerle taşınır.
* Genlerdeki bilgiler sentezlenecek olan protein bilgiler(tarif)dir.
Her bir GEN TEK bir PROTEİNİN üretilmesinden sorumludur. GEN lerin uzunluğu farklıdır.Kimi genler binlerce baz uzunluğundadır. Nükleotit
Adenin (A)
Guanin (G)
DNA’da, nükleotitler bir iplik oluşturacak şekilde bir araya
gelirler.
Bu iplikte her zaman adeninin
karşısına timin,
sitozinin karşısına guanin nükleotiti gelir. Kırmızı olan timin, yeşil olan adenin, pembe olan guanin, sarı olan sitozindir. Uygun olanlar karşılıklı gelmişlerdir. DNA, iki iplikten oluşur. Birbirinin etrafında dolanan bu iplikler; DNA’nın bükülmüş bir merdiven gibi görünmesine sebep olur.
Bu şekil ikili sarmal olarak
adlandırılır.
ÖRNEK : nükleotidi varsa, bu DNA da toplan kaç nükleotid vardır? ÇÖZÜM :
A = T ise
100 adenin = 100 timin
G ≡ S ise 900 guanin = 900 sitozin
A + T + G + S
= 100 + 100 + 900 + 900 = 2000
DNA anne ve babadan yavrulara nasıl aktarılır? Hücre bölünmesi öncesinde hücredeki DNA molekülü miktarı iki katına çıkar. Bu olaya DNA’nın kendisini eşlemesi adı verilir.
DNA’nın iki ipliği
birbirinden ayrılmaya başlar.
çekirdeğin içerisine girer ve DNA’nın açılan kısmındaki nükleotitlerle eşleşir. Bu eşleşme sırasında, adenin nükleotitin karşısına timin nükleotit, sitozin nükleotitin karşısına da guanin nükleotit gelir. Sonuçta başlangıçtaki DNA molekülünün aynısı olan bir DNA molekülü daha oluşur. -DNA, hücre bölünmesi sırasında kendini eşleyerek yapısında bulunan bilgilerin yeni oluşacak yavru hücrelere geçmesini sağlar. -Bütün canlılarda DNA molekülü adenin,timin, sitozin ve guanin bazlarından oluşmasına rağmen nükleotitlerin sayısında ve dizilişindeki farklılıklar canlıların birbirinden farklı olmasını sağlar. Ribonükleik asit (RNA), nükleotitlerin ardarda yerleşmesiyle birleşmiş tek diziden oluşan canlılarda bulunan nükleik asittir. RNA, ribonükleotitlerin birbirine bağlanmasıyla oluşan tek sarmal bir yapıya sahiptir. RNA m oleküllerinin boyları, DNA moleküllerine oranla daha kısa olup, hemen hemen bütün hücrelerde bol olarak bulunurlar. Hücre çekirdeğinde RNA molekülü RNA, DNA'da olduğu gibi pürin ve pirimidin nükleotitlerinden oluşur. Ancak DNA'dan farkları vardır: 1. Deoksiriboz yerine Riboz şekeri bulundurması, 2. DNA'nın aksine tek sarmal olması, 3. Timin bazı yerine Urasil bazı bulundurması, 4. DNA moleküllerinden daha ıkısa olması. Pürin ve pirimidin ribonükleotitleri DNA'da olduğu gibi 3’-5’ fosfodiester köprüleri ile birbirine bağlanmışlardır. RNA, halk arasında DNA'ya geçen kalıtsal genetik bilgi olarak da tanımlanabilir. Hücrelerde DNA ile birlikte çalışarak protein sentezlenmesinde rol alır. Proteinlerin en küçük yapı taşı aminoasitlerdir. Nükleotit dizisinde şeker ribozdur, azotlu bazlar ise adenin, sitozin, guanin ve urasildir. DNA molekülünden farkı timin yerine urasile sahip olması ve iki yerine tek nükleotid dizisinden oluşmasıdır. Bazı RNA çeşitlerinde farklı bazlara da (inosin, psödouridin, vs.) rastlanır. RNA çeşitleri Ökaryotik ve Prokaryotik hücrelerde genel olarak farklı görevlerde kullanılan 3 tip RNA vardır. Bunlar: 'RNA 'mRNA' ya da 'Mesajcı RNA', DNA'da saklı bulunan kalıtsal bilginin protein yapısına aktarılmasında kalıplık görev yapan bir RNA türüdür. mRNA [RNA polimeraz] enzimi tarafından DNA'nın yalnızca bir kolundan hücre çekirdeği içinde sentezlenir ve hücre çekirdeğinden ayrılıarak ribozomlara tutunur. DNA'dan aldığı genetik bilgiye göre sentezleecek proteinin amino asit sırasını belirler. Her RNA molekülü DNA üzerinde yer alan ve gen adı verilen belirli bir bölge ile eşleniklik gösterir. mRNA, [protein sentezi]nde önemli rol oynar.' = rRNA rRNA ya da Ribozomal RNA, ribozomların bir parçası olan RNA türüdür. Ribozom ağırlığının %65'ini oluşturur. Ribozomların yapı ve işlevlerinde önemli rolleri vardır. tRNA tRNA ya da Taşıyıcı RNA, çeviri işleminde görev alan RNA türüdür. mRNA gibi tek sarmaldır fakat molekül olarak mRNA'dan daha küçüktür. Bu RNA türü, seçme ve taşıma işlerini yerine getirir. 20 amino asitin her biri için en az bir tRNA molekülü vardır. Hücrede sentezlenen ve enzimler tarafından aktive edilen amino asit molekülleri, kendilerine özgü olan tRNA moleküllerince aranıp bulunur ve tRNA moleküllerinin serbest ucu özgül amino asitlerle birleşir. tRNA'lar adapörlük görevi yaparak bir uçlarına bağladıkları amino asidi, ribozoma tutunmuş mRNA'nın taşıdığı kodona göre polipeptid zincirine dizerler. tRNA'lar üç bazdan oluşan ve "antikodon" adı verilen uçları ile yine mRNA üzerinde bulunan ve yine üçlü bazdan oluşan ve "kodon" adı verilen bölgeye geçici bağlanarak amino asitlerin mRNA üzerindeki şifreye göre doğru bir şekilde dizilmelerini sağlarlar. Her amino asit için birden fazla tRNA molekülü bulunabilir. Bu moleküllerin anti-kodon bölgeleri mRNA kodonlarının tanınmasını ve böylece RNA kodunun protein koduna çevrilmesini sağlar. PROTEİN MOLEKÜLLERİNİN SENTEZİ Hücrelerde, DNA'nın taşıdığı şifrelere göre proteinlerin sentezlenmesi, RNA'larla ribozomlar, enzimler, aminoasitler ve enerji kullanarak yapılır.Belli bir protein molekülünün sentezi için; -Çekirdekteki DNA zincirinin bir bölümündeki nükleotitlerin arasındaki bağlar kopar. -Sitoplazmada serbest halde bulunan nükleotitler, çekirdek zarındaki porlardan geçerek çekirdeğe girer. -Açılan DNA molekülünün bir ipliğindeki nükleotitlerle eşlenir.Bu eşlemede DNA'daki timin yerine urasil nükleotidi girer. -Sentezlenen mRNA, DNA'dan ayrılır.DNA zinciri tekrar kapanır. -mRNA sitoplazmaya geçerek bilgileri ribozomlara taşır. -tRNA şifreye göre sitoplazmadaki uygun aminoasitleri ribozoma getirir. -Ribozomlarda bu bilgilerle hücreye özgü protein üretilir. Enzimler,protein sentezinde aminoasitlerin birbirine bağlanmasını sağlar.Protein sentezlenirken hücrede enerji(ATP) harcanır. Üretilen proteinler hücrede yapı maddesi olarak kullanılır.Hücredeki kimyasal tepkimelerin gerçekleşmesini sağlayan enzimler protein yapılı bileşiklerdir.Hormonların çoğunun yapısını proteinler oluşturmaktadır. KALITIMVE ÇEVRE* Bir canlıda karakterlerin oluşumunu genetik yapı ve çevre koşulları etkiler. Canlıda görülen özelliklerin bazıları sadece kalıtsal olmasına rağmen, bazıları kalıtım ve çevrenin karşılıklı etkileşimiyle ortaya çıkabilir.
* Çevre şartları uygun olursa genler çalışır ve kalıtsal özellikler
ortaya çıkar.
* Sıcaklık, su,iklim,beslenme,hormonlar,basıç,atık maddeler,
ortamın nemi çevresel etkenler olarak karşımıza çıkmaktadır.Çevre sadece genlerin çalışmasına uygun bir ortam hazırlar.
*Ergenlik döneminde salgılanan eşeysel hormonlar sağlıklı ve
dengeli bir beslenme sonucunda ergenlik dönemi normal yaşanır. Kuzey kutbunda yaşayan canlılar ekvator iklimi olan bir yerde yaşayamaz yada dış görünümünde bir uyum değişikliği gözlenir.
* Kutup bölgelerinde yaşayan hayvanların derileri
kalın ve üzerindeki tüyler uzun,vücuttaki yağ oranı fazladır. Ekvatorda yaşayan hayvanların derileri ince ve tüyleri kısa , vücuttaki yağ oranı azdır.
*Eğer genler yüzyıllar boyunca hiç değişmeden hep aynı
özelliklerle devam etseydi, Yeryüzünde bu kadar çok çeşitli bitki ve hayvan türü olabilecek miydi?
*Karakterler hem KALITIM hem de ÇEVRE ürünüdür.
MODİFİKASYON
* Farklı çevresel şartların etkisiyle bir canlının sadece
dış görünüşünde yani fenotipinde meydana gelen değişmelere modifikasyon denir.
*Genlerin yapısını değil de ,çalışma şekil ve derecelerinin
değişmesidir.
*Modifikasyonlar sonradan kazanılan özelliklerdir,kalıtsal değildir,vücut hücreleri üzerinde olduğu için nesilden nesile aktarılamaz.
*Çevre şartları değiştiğinde genlerin yapısı(adenin ,guanin baz dizilimi)
değişmez işleyişi değişir.
*ÖRNEK:Işıksız bir ortamda yetişen bir bitki yaprağı açık yeşildir.
Bu bitki ışığa çıkarılırsa yaprak koyu renk olur.
*Örnek:Aslanağzı bitkisinin bir kısmı ovada bir kısmı dağda yetiştirilirse:
Dağdaki………uzun köklü-kısa boylıu Ovada yaşayanlar…….kısa köklü
uzun boylu olurlar.
*Örnek HİMALAYA tavşanları: Bunların kulak ve patileri siyahtır.
*Birkaçının tüyleri kırpılıp üzeri bandajla kapatılır ve sıcak bir
ortama bırakılırsa kapatılan bölüm siyahlaşır.
Siyahlaşan bölge kapatılıp tekrar soğuk ortam bırakılırsa beyazlaşır.
(Aynı tarifle pişirilen keklerin bile farklı olduğunu düşünürsek
aynı genotipe sahip olduğu halde fenotipi farklılık gösteren bireyler olması.yeşil yapraklı bir bitki karanlık bir ortama konduğunda yapraklarında açıkyeşil yada beyaz tonları oluşur. Aynı bitki tekrar ışıklı bir ortama konduğunda yapraklı yeniden eski yeşile kavuşur.)
*insan derisi mevsimine göre bronzlaşması yada açık renk alması.
*Tavşanların tüy renginin hava sıcaklığına göre değişmesi.
*Spor yapanların vücutlarındaki kasların gelişmesi.
*Sineklerde kanat şeklinin değişmesi(düz,kıvrık olması).
*Döllenmiş arı yumurtasının bal özüyle beslenince işçi arı ;
arı sütüyle beslenince ana arıyı oluşturması (Bu kadar etkili bir modifikasyon örneği çok azdır.)
*Çuha çiçeğinin 30 derecede beyaz, 15derecede kırmızı çiçek açması
*Ortam sıcaklığı ,nem oranı,beslenme miktarı ışıklanma süresi
bu olaya neden olabilir. MUTASYONLAR:
*Canlıların eşey hücrelerinde meydana gelen ve anormal değişmeler
(Gen,DNA yada kromozomların yapısında meydan gelen değişmelere denir.) şeklinde ortaya çıkan değişmelerdir.
*Mutasyonlar gen üzerinde eksilme ,artma, bozulma gibi nedenlerle ortaya çıkar.
*Mutasyonların üreme hücrelerinde görülenleri kalıtsaldır. Kuşaklar boyunca
bu değişimlerin olduğu bilinmektedir.Vücut hücrelerinde görülenleri ise kalıtsal olmayıp nesilden nesile aktarılamaz.(Eşeysiz üreme görülen canlılarda dölden döle aktarılabilir)
*Genotipte olan mutasyonlar fenotipte de değişikliklere neden olmaktadır.
*Geriye dönüşü olmayan ve ortam şartları ile ilgisiz olan varyasyonlardır.
Latince de MUTARE: DEĞİŞME anlamına gelir.
*Mutasyonlar nedenlerine göre iki çeşittir.
a-)DOĞAL (SPONTAN)Mutasyonlar: Kendiliğinden birdenbire olan
değişmelerdir.Birdenbire meydana gelir.doğada çok rastlanır. Örn:dikenli bir bitkinin dikensiz olması; Düz yapraklının parçalı yapraklı olması.
b-)YAPAY Mutasyonlar: Çeşitli fiziksel ve kimyasal etkilerle
(zehirler,ilaçlar,radyasyon,X ışınları , tarım ilaçları,Nitrik asit,civa , sigara katranı ….gibi maddelere MUTAJEN FAKTÖRLER denir.)
Mutajen faktörler:
-Radyasyon(yüksek enerjili zararlı ışınımlar):Gebelik zamanı
çekilen röntgen filmlerinde,güneş,nükleer santraller…
-Kimyasal maddeler:Uçucu kimyasal maddeler,civa,alkol,sigara,
DDTgibi böcek laçları,aşırı hormon kullanımı,yakıcı,boğucu,zehirleyici gazlar..
-Asitlik-bazlık derecesi(pH):bu derecenin değişmesimolekülerin
kimyasal yapısını bozabilmektedir.
-Besinlerdeki katkı maddeleri,ateşli hastalıklar,hava ve su kirliliği
*(Kromozom mutasyonları ya da GEN mutasyonları olarak hücrede
meydana geldikleri yer bakımından da incelenbilirler.)
*Yaralı mutasyonlar: bazı mutasyonlar canlının yaşama ve üreme
şansını artırabildiği için yararlıdır.
*Zaralı mutasyonlar: canlının yaşama ve üreme şansını azaltan
mutasyonlara denir. Kanser, altı parmaklılık, yapışık ikizlilik, down sendromu, orak hücreli anemi, hemofili, eksik organlı çocuklar, albinoluk, kısa bacaklılık, iki kafalı çocuk… Genetik Mühendisliği ve BİYOTEKNOLOJİ
Tıp:İnsülin, büyüme hormonu, antibiyotikler gibi biyolojik
moleküller ucuza ve bol miktarda üretilmektedir.
Tarım:Bitkilerin genetik yapısının geliştirilmesiyle verim
arttırılabilir. Tarım zararlılarına karşı biyolojik mücadele gerçekleştirilmektedir.
Hayvancılık:Hayvanların et, süt verimi için çaprazlama ve
diğer yöntemlerle yeni hayvan ırkları geliştirilmiştir.
Adli Tıp:DNA analizleri, babalık testi çalışmaları, olayların
çözümlenmesine yardımcı olur.
Çevre :Bazı bakteri, alg ve mantarlar endüstriyel ve
evsel atıkların, ağır metallerin ortadan kaldırılmasında kullanılmaktadır. DNA'nın Görünüşünü İzlemeye Ne Dersiniz? 5.Adaptasyon ve Evrim
Farklı ekosistemlerde yasayan canlılar çevreye uyum sağlamak için
belirgin özellikler kazanmıştır. Canlıların belirli ortam koşullarında yasama ve üreme şansını artıran fiziksel yapılar, davranışlar gibi kalıtsal özellikler kazanmasına adaptasyon adi verilir. Canlılar beslenme, barınma, avlanma, üreme ve düşmanlarından korunma gibi yaşamsal faaliyetlerini sürdürebilmek için adaptasyon gösterirler. Örneğin deve kuşları çok hızlı koşabilmek için uzun ve güçlü bacaklara sahiptir. Penguenler perdeli ayakları sayesinde hızla yüzer ve deri altlarında depoladıkları yağ, soğuk ortamlarda vücut sıcaklıklarını korumalarını sağlar. Ayni ekosistemde yasayan canlılar hayatta kalmak için benzer adaptasyonlar geliştirir. Örneğin, sıcak iklimlerde yasayan türdeşlerinden farklı olarak kutup ayılarının dengelerini sağlayabilmek için bacak boyları kısadır ve ayakları geniş tabanlıdır.
Ayni şekilde, kutuplarda yasayan penguenlerin vücut yapıları
da bu özellikler bakımından kutup ayıları ile benzerdir. Her iki hayvan türü de soğuktan korunmak için derilerinin altında yağ biriktirirler.
Bazı hayvanların kış uykusuna yatması, göç etmeleri,
bitkilerin yapraklarını dökmesi birer adaptasyondur. Soğuk bölgelerde yasayan canlılar gibi sıcak bölgelerde yasayan canlılar da yasadıkları bölgede hayatta kalabilmek için benzer adaptasyonlar gösterirler. Örneğin çölde yasayan tilki, fare ve tavsanın kulakları ve kuyrukları uzun, vücut yüzeyleri geniştir. Bu özellikleri onların vücutlarındaki isi kaybını artırarak vücut sıcaklıklarını korumalarını sağlar. Sadece hayvanlar değil bitkiler de adaptasyon gösterir. Yine çöle özgü bir bitki olan kaktüsün yapraklarının diken seklinde, kıvrık ve tüylü olması, gövdesinde su depo etmesi bitkinin su kaybını azaltır.
Canlıların yasadıkları ortamlardaki değişimlere adaptasyonları,
biyolojik çeşitliliğe katkıda bulunur.
Örneğin, ülkemizde ormanlarda doğal olarak yetişen meşe
ağacının farklı birçok türü bulunmaktadır. Meşe ağaçları arasındaki bu çeşitliliği başka canlı türlerinde de görebiliriz. Türlerdeki bu farklılık ve çeşitlilikler çok eski zamanlardan beri insanların dikkatini çekmişti. Ancak bu çeşitliliğin nedeni ve nasıl oluştuğu belirlenememişti. Bundan yalnızca iki yüzyıl öncesine kadar Dünya ve üzerinde yasayan canlıların değişmediği düşünülmekteydi. Ancak nesli tükenmiş türlere ait fosillerin bulunması, canlıların değişmediği fikri hakkında sorular sorulmasına ve bu konuda araştırmalar yapılmasına yol açmıştır. Lamarck Fosiller üzerinde çalışan Lamarck (Lamark),
*Çeşitli omurgasız hayvan türlerine ait fosilleri
inceleyerek onları zaman sırasına göre dizmiştir.
* Sonunda bazı türlerin yavaş yavaş diğerlerine dönüştüğünü
ve bu olayın günümüzde de devam ettiğini ileri sürmüştür.
*Lamarck'a göre canlı dünyası denizde yaşayan basit
organizmalarla başlamıştı.
*Bu organizmalar daha sonra karaya geçmiş ve bu değişim
bugünkü türler oluşuncaya kadar devam etmişti.
*Bu kurama göre canlı türlerinde görülen ve jeolojik zamanın
ilk dilimlerinden başlayarak günümüzde de devam eden değişimlere evrim adi verilir.
*Lamarck, türlerin yasadıkları çevreye daha iyi uyum sağlamak
için evrim geçirdiğini savunur ve bu düşüncesini desteklemek için zürafa örneğini verir. Ona göre, zürafanın boynu bozkırlardaki yaprakları yiyebilmek için sürekli olarak uzamıştır. Normalden daha uzun boyna sahip zürafalar bu özelliği yavrularına aktarmıştır. Bu nedenle Lamarck, "Bir organ fazla kullanılıyorsa gelişmesini sürdürerek, daha etkin bir yapı kazanır." görüsünü ortaya atmıştır. Kullanılan vücut bölümlerinin geliştiğini, kullanılmayanların ise köreldiğini savunmuştu. Eğer canlılar Lamarck'in görüşlerinde belirtildiği gibi bir evrim geçiriyor olsaydı, kaslarını geliştiren sporcuların çocuklarının da kaslarının gelişmiş olması gerekmez miydi? Lamarek'in düşünceleri, türlerin evrimleşmesi konusunda başka araştırmalara da yol açmıştır. Darwin
Darwin (Darvin) ve Wallace (Valis) bu konuda araştırmaları
olan diğer bilim insanlarıdır ve eş zamanlı olarak benzer sonuçlara ulaşmışlardır. Darwin, temel olarak iki fikri ileri sürmüştür.
*Birincisi, türler içerisinde sayısız varyasyon (tür içindeki çeşitlilikler) bulunmaktadır.
Bu varyasyonların büyük bir çoğunluğu genetiktir.
*ikincisi ise doğal seçilimdir. Yaşamsal faaliyetler için gerekli
besin, su, barınak, ışık gibi faktörler canlılar arasında yasam mücadelesine neden olur. Bu savaşta basarili olanlar yaşamını sürdürürken, ortam koşullarına uyum sağlayamayanlar ise yok olur.
Varyasyon, genetik biliminde kullanılan bir terimdir ve
"çeşitlenme" demektir. Bu genetik olay, bir canlı türünün içindeki bireylerin ya da grupların, birbirlerinden farklı özelliklere sahip olmasına neden olur.
Köpeklerdeki Varyasyon
Örneğin yeryüzündeki insanların hepsi temelde aynı genetik
bilgiye sahiptirler, ama bu genetik bilginin izin verdiği varyasyon potansiyeli sayesinde kimisi çekik gözlüdür, kimisi kızıl saçlıdır, kimisinin burnu uzun, kimisinin boyu kısadır.
Darwin doğal seçilim sonucu yeni türlerin ortaya çıkabileceğini ifade
etmiştir. 1800'lü yılların ortasına kadar İngiltere'de yasayan güve k elebekleri açık renkliydi.Ağaç gövdeleri de açık renkliydi ve likenlerle kaplıydı. Böyle bir ortamda güve kelebeklerinin kuşlar tarafından fark edilip avlanması zordu. Sanayi devrimiyle birlikte likenler ortadan kalkmış, ağaç gövdeleri ise kurumla kaplanmıştı. 1890'1i yıllara gelindiğinde bu yörede güve kelebeklerinin %98'i siyah renkliydi. Bu çevre şartlarına uyum sağlayan güve kelebeklerinin yasama şansı artarken diğerlerininki azalmıştır. Güve kelebeklerinde görülen bu durum doğal seçilime örnektir. Boğa Balıklarındaki Adaptasyonu İzlemeye Ne Dersiniz? ÜNİTE ÖZETİ Hücre Canlının tüm yaşam özelliklerini taşıyan ve uygun koşullarda yaşamını tek başına sürdürme yeteneğine sahip temel yapı ve işlem birimidir. Hücre, çok hücreli canlılardaki en küçük yaşam birimidir. Hücre Bölünmesi Tüm canlılarda görülen bir olaydır. Hücrelerde genellikle büyüme ve regenerasyonu sağlayan mitoz ve somatik hücre bölünmesi ve yeni döllerin meydana gelmesini sağlayan gametlerin oluşumu için mayoz olmak üzere iki tip bölünme görülür. Mitoz Mitoz ökaryot hücrelerde görülen, hücre çekirdeğindeki kromozumun kendi kopyasını oluturarak iki eş hücre oluşturması sürecidir. Mayoz Hücrede kromozom sayısının yarıya indirgenmesi amacıyla yapılan bölünmeye mayoz veya redüksiyon bölünme denir. KromozomHücre çekirdeğinde bulunan, hücre bölünmesi sırasında belirli şekil alan, kendi kopyasını yapabilen ve bazik boyalarla koyu boyanabilen ipliksi yapılar. Bileşiminde DNA ve pekçok protein çeşiti bulunan nukleoprotein yapısında birimlerdir. En önemli özellikleri, kalıtım birimi olan genleri taşımaları ve yeni nesillere aktarmalarıdır DNADNA (Deoksiribonükleik asit); karbon, hidrojen, oksijen, azot, fosfat atomlarından oluşan ve hücrenin bütün hayati fonksiyonlarında rol alan dev bir moleküldür. NükleotitBir fosfat, beş karbonlu bir şeker (deoksiriboz) ve bir azotlu organik bazdan oluşan bir kimyasal bileşiktir.Gen Hücrenin kromozomlarında bulunan, canlı bireylerin kalıtsal karakterlerini taşıyıp ortaya çıkışını sağlayan ve nesilden nesile aktaran kalıtım faktörleri. Genetik unsurun en küçük parçası. KalıtımFiziksel ve psikolojik karakterlerin ana-babadan, çocuklarına nakledilmesi. Bu karakterler, hatta içgüdü davranışları nesilden nesile kromozomların üzerindeki kalıtım birimleri (genler) tarafından nakledilir. Genetik ilmi, kalıtımın dayandığı fizyolojik ve biyokimyasal temelleri açıklar etmeleri, uyum sağlamaları. MutasyonCanlıların karakterlerini nesilden nesile aktaran genetik materyalde, yani kromozom veya genlerde meydana gelen ve kalıcı olabilen ani değişikler. ModifikasyonÇevre etkileriyle canlıların fenotiplerinde meydana gelen değişikliklerdir. VaryasyonBir tür içindeki karakterlerin farklılık göstermesidir. Doğal seçilimÜreyen bir canlı nüfusunda, canlıya yarar sağlayan ırsi özelliklerin nüfusta görülme sıklığının sonraki nesillerde arttığı, canlıya zarar veren ırsı özelliklerin nüfusta görülme sıklığının ise sonraki nesillerde giderek azaldığı bir süreç olarak tanımlanmaktadır. Ünite İle İlgili Karışık Sorular 1. 5. 6. 7. 1. Bir hücre arka arkaya üç kez mitoz bölünme geçirirse oluşan hücre sayısı aşağıdakilerden hangisidir? A) 4 B ) 6 C) 8 D) 16 8. Taşıyıcı anne ve renk körü babanın çocuklarının % kaçı renk körü olur? A)25 B)50 C)75 D)100 9.Kahverengi gözlü hangi anne ve babanın mavi gözlü çocuğu olabilir? (Kahvrengi baskındır.) Anne Baba A) Melez kahve Arı döl mavi B) Arı döl kahve Melez kahve C) Melez kahve Melez kahve D) Arı döl mavi Arı döl kahve 10. Kalıtım ve çevrenin etkisiyle canlının dış görüşünde ortaya çıkan özelliklere ''karakter'' denir. Aşağıdakilerden hangisi kalıtsal karakterlerden biri değildir? A) Kan grubu B) Göz rengi C) Aşırı beslenmeye bağlı şişmanlık D) Altı parmaklılık 11. Aşağıdakilerden hangisi mutasyona neden olmaz? A) Besin çeşidi B) Ortamın sıcaklığı C) Kimyasal maddeler D) Yüksek enerjili ışınlar 12. Aşağıdaki sembollerden hangisi bir karakter bakımından heterozigot baskın bir bireyi gösterir? A)B B)b C)BB D)Bb 13. Soğukkanlı hayvanların bir ksımı kış aylarında toğrağın derinliklerinde kış uykusuna yatar. Bu durum aşağıdakilerden hangisine örnektir? A) Mutasyon B) Adaptasyon C) Modifikasyon D) Doğal seleksiyon 14. Mutasyonlar için aşağıdakilerden hangisi söylenemez? A) Gen veya kromozomlarda oluşan değişmelerdir. B) DNA eşlenirken meydana gelebilir. C) Çevresel etkenler ortadan kalkınca etkinliği kaybolur. D) Kalıtsal çeşitliliğe neden olur. 15. İki melez yuvarlak bezelye çaprazlandığında 50 buruşuk bezelye elde edildiğine göre yuvarlak bezelyelerin sayısı kaç olmalıdır? (Yuvarlak baskındır) A)50 B) 75 C) 100 D) 150 16.Aşagıdakilerden hangisi rejenerasyonla üreme örneğidir? A) Bira mayasının tomurcuklanması B) Kertenkelenin kopan kuyruğunu onarması C) Kesilen planaryanın yeni canlı oluşturması D) Şapkalı mantarın sporla çoğalması 17.Aşağıdakilerden hangisi mitoz bölünmeyle ilgili özelliklerden biri değildir? A) Kalıtsal çeşitliliği arttırır. B) Bir hücrelilerde üremeyi sağlar. C) Vücut hücrelerinde görülür. D) Kalıtsal özelliklerin devamlılığını sağlar. 18.Aşağıdakilerden hangisi mitoz bölünmenin özelliklerinden biri değildir? A) Büyüme, gelişme için gereklidir. B) Kromozom sayısı yarıya iner C) Vücut hücrelerinde görülür D) Bir hücre iki yavru hücre oluşur. 19.Mitoz bölünmenin kromozomların ekvator düzleminde dizilmesi aşağıdaki safhaların hangisinde olur? A) Metafaz B) Anafaz C) Profaz D) Telofaz 20.Mitoz bölünmede kromozomların kutuplara çekilmesi aşağıdaki safhalardan hangisinde olur? A) Metafaz B) Anafaz C) Profaz D) Telofaz 21.Aşağıdakilerden hangisi iki mitoz bölünme arasındaki hazırlık evresine verilen isimdir? A) Metafaz B) Anafaz C) İnterfaz D) Telofaz ÜNİTE İLE İLGİLİ VİDEOLAR Hücre bölünmeleri Mitoz bölünme Mayoz Bölünme Evrim -Türlerin Serüveni Ünite ile İlgili Karikatürler Bulmacalar Kaynaklar (2008, Mayıs 6). Kalıtıma Giriş. <http://www.harbiforum.org/biyoloji/51557-kalitima-giris.html> (2012, Nisan 8) (2012, Mayıs 22). 8.Sınıf Kalıtımla İlgili Sorular. <http://derstr.com/ilkogretim-dersleri/3765-8-sinif-kalitimla-ilgili-sorular-kalitim- sorulari-ve-cozumleri-renk-korlugu-soru-ve-cozumu.html?langid=1> (2012, Nisan 8) (2008, Ekim 5). Kalıtımda Çaprazlama. <http://www.sevgiadasi.com/kalitimda-caprazlama-nasil-yapilir/> (2012, Nisan 8)(2008). Mayoz Bölünme.<http://www.bilmiyorsanogren.com/bilim/43-biyoloji/2025-mayoz-bolunme-nedir.html> (2012, Nisan 8) (2010, Haziran 10). Hücre Bölünmeleri. <http://www.derszamani.net/hucre-bolunmeleri-konu-anlatimi-ders-notlari-biyoloji.html> (2012, Nisan 8) (2007). Mendel Yasaları ve Kalıtsal Hastalıklar. <http://alierbulut.blogcu.com/mendel-yasalari-ve-kalitsal-hastaliklar/1826992> (2012, Nisan 8) (2008). Mendelin I.Yasası. <http://alierbulut.blogcu.com/mendelin-i-yasasi/4120840> (2012, Nisan 8) (2012, Mart 25). Mayoz Bölünme. <http://yunus.hacettepe.edu.tr/~salman04/mayoz.htm> (2012, Nisan 8) (2007, Ağustos 7). Mitoz Bölünme. <http://www.ebilge.com/77139/Hucre_bolunmesi_nedir.html> (2012, Nisan 8) (2008, Mart 31). DNA Nedir? DNA tanımı. <http://www.baktabul.net/nedir/93707-dna-nedir-dna-tanimi-dna-hakkinda.html http://tr.wikipedia.org/wiki/N%C3%BCkleotit> (2012, Nisan 8) Purves, Sadava, Orians, Heller, 2004, Life, The science of Biology (Hayat, Biyoloji Bilimi), Sinauer Associates, Inc.<http://www.evolusyon.com/index.php?option=com_content&view= article&id=184:dogal-secilim-nedir&catid=56:diger&Itemid=214> (2012, Nisan 8) Wikipedia,< http://en.wikipedia.org/wiki/Natural_selection> (2012, Nisan 8) (2009). DNA ve Genetik Kod. <http://odevistan.blogcu.com/dna-ve-genetik-kod/4236290> (2012, Nisan 8) (2007). Orak Hücreli Anemi. <http://www.hastaliklar.net/hastaliklar/orak-hucreli-anemi.asp> (2012, Nisan 8) (2011, Ağustos 15). Kalıtım. <http://www.youtube.com/watch?v=a0jQXpT3jOI> (2012, Nisan 8) (2009, Eylül 6). Hücre Bölünmesi ve Kalıtım. <http://www.fenci.gen.tr/Moduller/Animasyon/Goster.asp?id=1147> (2012, Nisan 8) (2008, Eylül 9). Mitoz Bölünme. <http://www.ebilge.com/272345/Mitoz_nedir.html> (2012, Nisan 8) (2012, Mart 7). DNA'nın Görünümü. <http://www.youtube.com/watch?v=LcPqT5HgHjw> (2012, Nisan 8) (2011, Mayıs 11). DNA ve RNA. <http://aysekanar.blogspot.com/2011/05/dna-anne-ve-babadan-yavrulara-nasl.html> (2012, Nisan 8) <http://www.fenokulu.net/portal/Sayfa.php? Git=KonuKategorileri&Sayfa=KonuBaslikListesi&baslikid=144> (2012, Nisan 8) <http://www.fenokulu.net/portal/Sayfa.php?Git=KonuKategorileri&Sayfa=KonuBaslikListesi&baslikid=73&KonuID=733> (2012, Nisan 8) <http://www.fenokulu.net/portal/Sayfa.php?Git=KonuKategorileri&Sayfa=KonuBaslikListesi&baslikid=142&KonuID=620> (2012, Nisan 8)ABC yayınları(2005), Büyük dersana 8.sınıf Fen Bilgisi kitabı (1. baskı) (sayfa 504, 530,531). Türkiye:Ankara. (2007, Ocak 24). Protein Sentezi. <http://yunus.hacettepe.edu.tr/~b0344706/interest1.htm> (2012, Nisan 8) (2009, Mart 18) RNA ve DNA. <http://www.gizemlikapi.com/biyoloji/42502-dna-ve-rnanin-yapi-sekli.html> (2012, Nisan 8) (2011, Ocak 27). Protein Sentezi1. <http://www.youtube.com/watch?v=lxJrncTyLfc&feature=related> (2012, Nisan 8) (2009, Ekim 13). Mayoz ve Mitoz Bölünme Soruları. <http://www.etutodasi.biz/fen-bilgisi-8-sinif/60150-mayoz-ve-mitoz-hakkinda-15-soru.html> (2012, Nisan 8) |
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)