9 Nisan 2012 Pazartesi

Hücre Bölünmesi ve Kalıtım


Kavram Haritası




                                                         1.Mitoz
Hücre bölünmesi tüm canlılarda görülen bir olaydır.

Bu olayın amacı hücre bölünmesinin gerçekleştiği canlı veya hücreye bağlı olarak yeni hücreler
meydana getirmek, yenilenme ve büyümeyi sağlamaktır.

Ayrıca bazı canlılarda yumurta ve sperm gibi eşey hücrelerini oluşturmaktır.
Bir hücrenin bölünmesi için önce hücrenin belli bir büyüklüğe ulaşması gerekmektedir.
Hücre bölünmesi, bir hücreli canlıların çoğalması, çok hücreli canlıların büyümesi
erkek ve dişi eşey hücrelerinin meydana gelmesi için gerekli bir olaydır.

Hücre bölünmesi vücut hücrelerinde mitoz, eşey hücrelerini oluşturmak için mayoz olmak
üzere iki farklı şekilde gerçekleşir.











Hücre mitoz bölünme sırasında üstteki şekilde görüldüğü gibi birbirini takip eden farklı
evrelerden geçer.
Tek hücrelilerde çoğalma , çok hücrelilerde büyüme için kullanılır.
Yıpranan ve yaralanan hücrelerin iyileşmesi mitoz ile olur.
Oluşan hücrelerin Kromozom bilgisi aynıdır.
Büyüme sırasında mitoz bölünme hızlıdır.
Sinir, Sperm ve Yumurta hücrelerinde mitoz bölünme olmaz.

Oluşum sırasına göre :
Çekirdek Bölünmesi : İnterfaz dışında çekirdek bölünmesi,profaz,metafaz,anafaz,telofaz
olmak üzere birbirini takip eden dört evrede tamamlanır.
Profaz : Ağsı bir yapı gösteren kromatin ipliği,helezon şeklinde kıvrılarak kısalıp kalınlaşır ve
kromozomları oluşturur.Kromozomlar profaz evresinde görülebilir duruma gelir.İnterfazda
eşlenen sentroiller (hayvan hücresinde) aynı kutuplara giderken aralarında iğ iplikleri oluşur.
Profaz evresinin sonuna doğru çekirdek zarı ve çekirdekçiğin erimeye başladığı görülür.
Metafaz : İğ ipliklerine tutunan kromozomlar hücrenin ekvator düzlemine dizilir.
Kromozomların en belirgin görüldüğü evre metafaz evresidir.Her bir kromozomun sentromeri
belirgin olarak ikiye bölünür ve kromatitler tam olarak birbirinden ayrılır.Sentromerlerin ayrılması
bütün kromatitlerde aynı zamandadır.Kromatitler sentromerleri ile iğ ipliklerine tutunurlar ve zıt
kutuplara gitmek üzere harekete geçerler.
Anafaz : Kromatitlerin kutuplara hareketi tam olarak bu evrede görülür.Kromatitler birbirinden
ayrıldıktan sonra kardeş kromozomlar olarak adlandırılırlar.Kardeş kromozomlar kutuplara ulaştığı
anda anafaz evresi tamamlanır.
Sitoplazma Bölünmesi : Çekirdek bölünmesi tamamlanınca hücre sitoplazma bölünmesi geçirir.
Sitoplazmabölünmesi bitki ve hayvan hücresinde farklılık gösterir.Hayvan hücresinde sitoplazma
bölünmesi boğumlanma ile gerçekleşir.























Bu evreler sırasında; ( Mitoz Evrelerinin Oluşum Sırası Önemlidir)
*Çekirdeğin ve sitoplazmanın bölünmesiyle iki yavru hücre oluşur.
*Hücre bölünmesi öncesinde çekirdekte bulunan ve canlının kalıtsal özelliklerini taşıyan maddenin
(kalıtım maddesi) birer kopyası yapılır.
*Bu kalıtım maddesi mitozun başlangıcında kromozom adi verilen yapılara dönüşür.
*Mitozun ilk evresinde kromozomlar belirgin halde görülmeye baslar.
*Daha sonraki evrelerde hücrenin ortasında dizilen kromozomlar, hücrenin karşılıklı kutuplarına
doğru hareket eder.
*Böylece oluşacak hücrelerin ikisi de kromozomların, dolayısıyla kalıtım maddesinin birer kopyasını
almış olur.
*Bu şekilde çekirdek bölünmesini tamamlayan hücre, sitoplazma bölünmesine geçer.
*Sitoplazma bölünmesi sırasında hayvan hücresi ortadan ikiye boğumlanır ve mitoz bölünme
tamamlanır.
Bitki hücresinde ise hücrenin ortasında ara lamel adi verilen bir yapı oluşarak hücre ikiye bölünür.
Mitoz bölünmede, ana hücreden iki yavru hücre oluşur. Oluşan bu hücreler ana hücre ile ayni sayı
ve özellikteki kromozomları içerir.
Vücut hücreleri anne ve babadan gelen kromozom çiftlerine
sahiptir. Bir takim halinde kromozom içeren hücreler "n" ile gösterilir. Bir takim (n) anneden, bir
takim (n) babadan gelmek üzere iki takim kromozom bulunduran hücreler ise "2n" ile gösterilir.
Örneğin insanların vücut hücrelerinin kromozom sayısı 2n=46'dir. Öyleyse insanların vücut
hücrelerinde 23 çift kromozom olduğunu söyleyebiliriz.

Kromozom sayıları ile canlıların büyüklüğü ve gelişmişliği arasında bir ilişki yoktur.
Tablodaki
bilgilerden yola çıkarak kromozom sayıları fazla olan canlıların, örneğin kromozom
sayısı 94 olan deniz yıldızının insandan daha gelişmiş olduğunu söyleyemeyiz.

Eşeysiz Üreme Şekilleri
Bölünerek çoğalma, vejetatif üreme ve tomurcuklanma Rejenerasyonla (Yenilenme) Üreme ,Sporla
Üreme eşeysiz üreme şekilleridir. Eşeysiz üreme mitoz ile gerçekleşir.
Vejetatif Üreme
Bitkilerin dal, yaprak gibi kısımlarından yeni bir bitki meydana gelmesi "vejetatif üreme" olarak
adlandırılır.
*Vejetatif üreme sadece bitkilerde görülür.
Gül ve söğütün kesilen dallarının toprağa dikilmesiyle yeni gül ve söğüt oluştuğunu görmüşsünüzdür.
Örnek: Gül ve söğüt Zambak, patates , Gözyaşı bitkisi
Tomurcuklanma İle Üreme
Hidra
Hidralarda görünen bu çoğalma sekli tomurcuklanma olarak adlandırılır. Ana canlı vücudunda
üremeye yönelik oluşan çıkıntılara tomurcuklanma ile üreme denir. Deniz anası, sünger gibi
canlılar da tomurcuklanarak çoğalır.
Örnek: Hidra , Süngerler ,Sölenterler, Deniz Anası , mercan gibi deniz hayvanları ile Mantarlardan
Bira mayası
Bölünerek Üreme
Bazı canlılar da bölünerek ürer.
Amip
Örneğin amip belirli bir büyüklüğe ulaşınca fotoğrafta görüldüğü gibi bölünerek kendine benzer
yavru amipler oluşturur. Ana canlıdan tamamen kendisine benzeyen yavru canlıların oluşması
seklinde gerçeklesen bu olayda eşey hücreleri rol almaz.
*Bir hücreli canlılarda görülür.
*En Hızlı üreme şeklidir.
*Yemeklerin 1 gecede bozulması , Havuzun kısa sürede yosunlanmasının kaynağı olan bölünme
şeklidir.
Örnek: Premasyum , amip ,Öğlena Bakteri ,alg ( Bir hücreli yosun)
Rejenerasyonla (Yenilenme) Üreme
planarya
Kuyruğu kopan bir kertenkelenin kuyruğunu yeniden oluşturması, denizyıldızının kopan kolunu
yenilemesi mitozla gerçeklesen yenilenme olaylarıdır. Rejenerasyon (Yenilenme) ile üremedir.
Rejenerasyonla yenilenmeye örnek
*Karaciğerin kesilen yerinin onarılması
*Kopan kertenkele kuyruğunun çıkması
*Yaraların iyileşmesi , kırılan kemiklerin onarılması
Rejenerasyonla Üremeye örnek
*Planerya , Toprak solucanı , Deniz Yıldızı , Süngerlerde kopan parçalar ayrı ayrı canlıyı oluşturur.
Toprak solucanlarının birçok parçaya ayrılsa bile her parçasının tam bir solucanı meydana
getirebileceğini biliyor muydunuz? insanlarda kemik iliğinden yeni kan hücrelerinin oluşması,
kırılan kemiklerin onarılması, yaraların zamanla iyileşmesi de bir çeşit yenilenme değil midir?
Sporla Üreme
Sporla üremede ise üzeri sağlam bir örtü ile kaplı özelleşmiş hücrelerdir. Olumsuz çevre
şartlarına iyi dayanırlar. Şartlar uygun hale gelince mitoz ile yeni canlıyı oluştururlar.
Örneğin: Kara yosunu, Eğrelti otu , Mantarlar;

Verdiğimiz örneklerden de anlaşıldığı gibi mitoz, canlıların vücut hücrelerinde görülen
bir bölünme seklidir.
Çok hücrelilerde büyüme ve yenilenmeyi sağlarken tek hücrelilerde
üremeyi sağlar.


Mitoz Bölünme Nasıl Gerçekleşir ? İzleyelim


 









                                                             2.Mayoz Bölünme


Kromozom sayılarının nesiller boyu sabit tutulması mayoz bölünme ile sağlanır.
Mayoz özel bir hücre bölünmesidir. Bu bölünme ile diploit hücrelerden haploid hücreler
meydana gelmektedir. Oluşan haploit hücrelere gamet denir.
Mayoz bölünmesinin amacı, kromozom sayısının yarıya inmesini sağlamaktır.
Mayoz bölümünde sonucu oluşan n kromozomlu gamet hücrelerinin döllenmesi sonucunda
oluşan zigotun kromozom sayısının 2n olur. Dolayısıyla mayoz bölünme ile kromozom sayısının
nesiller boyunca sabit kalması sağlanmış olur. Zigotun oluşması ile yeni birey ana ve babasının
kromozomlarından birer tane taşır. Böylece ana ve babanın özelikleri yeni nesillere aktarır.
Mayoz bölünme ile ayrıca tür içi çeşitlilik de ortaya çıkar. Bazı bitki ve tek hücreli canlılar,
haploit (n) kromozomlu olduklrı için yaşamları boyunca mayoz bölünme geçirmezler.






               Mayoz Bölünmenin Oluşumu


Mayoz bölünme birbirini takip eden mayoz l ve mayoz ll olmak üzere iki bölümden oluşur.
Her iki bölümde de mitoz bölünmede olduğu gibi profaz, metafaz, anafaz, telofaz evreleri görülür.
Üreme ana hücresi mayoz bölünmeye başlamadan önce bir hazırlık evresi geçirir.
Bu hazırlık evresine interfaz evresi denir.

İnterfaz: Bu evrede hücrede büyüme, solunum, protein sentezi gibi metabolik olayların hızı
çok yüksektir. İnterfazda DNA’nın kendini eşlediği görülmektedir.
Mayoz bölünme nin Mayoz I ve Mayoz II evreleri aşağıdaki gibidir.

Mayoz I Profaz-I: Profazın erken safhalarında kromozomlar kısalıp kalınlaşmaya başlarken,
ana ve babadan gelen homolog kromozomlar yan yana gelir ve bir birinin üzerine kıvrılırlar
. Kısalma sonucunda kromozomlar mitoz bölünmedeki gibi görünmeye başlar. Kromozomlar
kısalmaya devam ederek son kalın şeklini alır.

HOMOLOG KROMOZOM ÇİFTİ DÖRTLÜ KROMATİTLER HALİNİ ALIR. BU
DÖRTLÜ GURUPLARA TETRAT DENİR.


Tetratların sayısı haploit kromozom sayısına eşittir. Tetrat oluşumundan sonra kalıtsal madde alış
verişi olur. Bu evrede homolog kromozom çiftleri iyice yan yana gelerek bir birleriyle sarmal
yaparlar. Bu olaya sinapsis denir. Sinapsis sırasında kromozomların kardeş olmayan kromatitlerin
bir birine dokunan parçacıkları arasında gen değiş tokuşu olur. Bu olaya krossing-over
(parça değişimi) denir. Parça değişimi mayoz bölünmenin en önemli olayıdır. Parça değişimi
ile yeni gen birleşmeleri meydana gelir.

YENİ GEN BİRLEŞMELERİ İLE AYNI TÜRÜN BİREYLERİ ARASINDA
FARKLI ÖZELLİKLERİN ORTAYA ÇIKMASI SAĞLANMIŞ OLUR.







Profaz sırasında eşlenmiş olan sentrioller bu safhanın sonuna doğru ayrı kutuplara
çekilir ve aralarında iğ iplikleri oluşur. Profaz sonunda çekirdekçik ve çekirdek zarının
tamamen eridiği görülür.

Metafaz-1: Tetratlar hücrenin ekvator düzlemine muntazam şekilde yerlaşir ve çift
kromatitli kromozomlar sentromerlerden iğ iplikçiklerine bağlanırlar.

Anafaz-1: Tetratlar ikili kromatitlerine ayrılarak zıt kutuplara çekilirler. Böylece
homolog kromozomlar bir birinden ayrılır.

Telofaz-1: Kutuplara çekilen kromozomların çevresinde çekirdek zarı oluşur ve
stoplazma boğum yaparak ikiye ayrılır. Telofaz sonunda homolog kromozom
çiftinden yalnız birini taşıyan haploit (n) iki hücre meydana gelir.

Mayoz II başlamadan önce mayoz I’de olduğu gibi interfaz safhası görülmez.
Dolayısıyla DNA kendisini eşleyemez. Yalnızca sentromerlerin kendisini eşlediği görülür.

Mayoz-II: Mayoz I sonunda meydana gelen haploit mayoz II’de tekrar bölünür ve
haploit kromozomlu4 hücre meydana gelir. Mayoz II ana hatlarıyla mitoz bölünmeye
benzediği için yeni meydana gelen hücreler de haploittir. Bu safhada sadece kromatitler
bir birinden ayrılır.

Profaz-II: Telofaz I’den sonra görülen ve çok kısa süren bir safhadır. Bazı organizmalarda
telofaz I’den sonra hemen metafaz II safhası başlayabilir. İğ iplikleri kromatitler bağlanır.
Çekirdek zarı oluşmuşsa parçalanmaya başlar.

Metafaz-II: Kromatitler hücrenin ekvator düzlemine düzgün bir şekilde yerleşirken
kromatitler iğ iplikleri tarfından sentromellerinden tutunur.

Anafaz-II: Ekvatoral düzlem üzerinde dizilmiş kromatitler birbirinden ayrılır ve
kutuplara doğru hareket eder. Bu kromatitlere bundan sonra kromozom denir.
Böylece her oğul bireyde haploit kromozom bulunur.

Telofaz-II: Mayoz bölünmenin son safhasıdır. Kutuplara çekilen kromozomların
etrafında çekirdek zarı oluşurken bir yanda da stoplazma boğumlanmaya başlar.
Böylece hücre ikiye bölünür.

Mayoz II sonunda dört tane haploit kromozomlu hücre meydana gelir. Böylece diploit
(2n) kromozom takımına sahip bir hücreden mayoz bölünmeye dört tane haploit (n)
kromozomlu hücre oluşur. Gamet adı verilen bu hücrelerin bölünme yetenekleri yoktur.
Ancak iki gametin birleşmesiyle oluşan hücre (zigot) bölünme yeteneğine sahiptir.

MAYOZ BÖLÜNME ERKEN ÜREME ORGANI OLAN TESTİSLERDE
GERÇEKLEŞİYORSA, BU OLAYA SPERMATOGENEZ DENİR.



Spermler, seminifer tüpçüklerde bulunan 2n kromozomlu spermatogonium denilen
hücrelerde oluşur. Spermatogoniumlar büyüyüp gelişerek mayoz bölünmeye
hazırlanır. Hazırlanan bu hücrelere 1.dereceli spermatosit denir. 2n kromozomlu
olan 1.dereceli spermatositlerden mayoz I sonunda haploit (n) kromozomlu iki hücre
meydana gelir. Bu hücrelere 2.dereceli spermatosit denir. İkinci dereceli
spermatositlerden mayoz II sonunda spermatit adı verilen haploit (n) kromozomlu
dört hücre oluşur. Bu dört hücre de farklılaşarak sperm hücrelerine dönüşür.

MAYOZ BÖLÜNME DİŞİ ÜREME ORGANI OLAN
YUMURTALIKLARDA GERÇEKLEŞİYORSA BU OLAYA
OOGENEZ DENİR.



Oogenez sonucunda bir hücreden (n) kromozomlu dört hücre oluşur.
Bu hücrelerden üç tanesi az sitoplazmalı ve küçüktür. Bu hücreler kutup
hücresi olarak adlandırılır. Bol sitoplazmalı ve büyük olan diğer hücreye
ootit denir. Ootit farklılaşarak yumurta hücresini (ovum) oluşturur.
Sonuçta 2n (diploit) kromozomlu üreme ana hücresinden n kromozomlu
yumurta hücresi meydana gelir. Oluşan sperm ve yumurta hücresine
üreme hücresi denir.


Mayoz Böünme ve Aşamaları Nasıl Gerçekleşir? İzleyelim


                                         





Mitoz ve Mayoz Bölünme Arasındaki Farklılıklar



                           


                                                                     3.Kalıtım
Nesiller arasında görülen benzerlik ve farklılıkların temel nedenlerini inceleyen
bilim dalına genetik(kalıtım ) denir.
Canlıların dış görünüşlerine iki önemli faktör etki eder.
Kalıtım: Ana babanın üreme hücrelerindeki genler yoluyla çocuklarına aktardıkları
özelliklerdir.Cinsiyet,kan grubu,saç rengi,göz rengi,altı parmaklılık,kulak memesinin
yapışık veya ayrık olması,dil yuvarlaması,renk körlüğü gibi özellikler kalıtımla ilgilidir.
Çevre: Canlının daha sonraki yaşamını etkileyen ikinci etkendir.Örneğin,besin,
iklim,ısı,ışık gibi. Yeryüzünde bilinen 2 milyon canlı türündeki çeşitliliğin nedeni
DNA çeşitliliğinden kaynaklanmaktadır.

Mendel’in Kalıtıma Kazandırdığı Bilgiler: Avusturyalı Gregor Mendel matematik ve
biyoloji öğrenimi gördü. Bezelyeler
üzerinde çalışmalar yaptı.
Bu deneyler sonucu KALITIM BİLİMİ ortaya çıktı. Mendel’in ölümünden
16 yıl sonra 1900 yılında De Vries (Dövrie), Correns (Korens), Tschermak (Çermak)
gibi biyologlar kalıtım bilimini geliştirmişlerdir.
Mendelin yaptığı çalışmaların sonuçları bugün bile geçerlidir.
Kalıtım Çalışmaları Neden Bezelye İle Yapılmıştır ?1.Bezelyeler kısa sürede çok
fazla oğul döl verirler.1 yılda 4 kez
2. Döllenme kontrolü çok kolaydır.
3Çeşitlerinin çok olması
Mendelin Deneylerinde Başarılı Olma Nedenleri :1.Çok sayıda ana-baba kullanarak
,elde ettiği Arı dölleri incelemesi
2.Hem matematik,hem biyoloji eğitimi görmüş olması
3.Mendel bir yada birkaç özelliğin dölden döle geçişini izleyerek
matematiksel sonuçlar çıkarmıştır. Her özelliği inceleseydi belki başarılı
olamazdı. Bir deneyinde yuvarlak-buruşuk ilişkisini,başka bir deneyinde
sarı-yeşil, uzun-kısa ilişkilerini denemiştir.
Kalıtım İle İlgili Tanımlar :
Alel Nedir (Gen):
Mendelin kalıtsal birimlere verdiği ad.
Alel Gen (Gen Çifti ):Bir canlının dış görünüşünde beliren,her bir karakter
üzerinde etkili olan gen çiftlerine denir.
Arı Döl Nerdir ? : Bazı canlılar bir karakter için ana-babadan aynı özellikteki
genleri almışsa bunlara AR DÖL (SAF DÖL = HOMOZİGOT)denir. UU,SS gibi gösterilir.
Melez Döl(Heterozigot): Bir canlıda bir karakter için iki farklı gen bulunmasıdır.
Uu,ss gibi gösterilir.
Baskın Karakter (Dominant):Melez dölde ortaya çıkan karakterdir. Baskın
karakterler büyük harfle yazılır. U,S gibi
Çekinik Karakter(Resesif): Melez dölde gizli kalmış karakterdir. Çekinik
karakterler küçük harfle yazılır. (u,s) gibi
Genotip : Bir canlının sahip olduğu genlerin toplamıdır. Kalıtsal yapı
Fenotip : Genotip ve çevrenin etkisiyle oluşan,canlının dış görünüşüdür.
Örneğin gen yapısı (UU) veya (Uu) olan canlının genotipi farklı,fenotipi aynıdır.
F1 Döl : 1. Oğul döl
F2 Döl : 2. Oğul döl
Mendelin Yaptığı Deneylerin Sonuçları :1.Karakterlerin birleşmesi
2.Karakterlerin gizli kalması
3.Karakterlerin ayrılması

1. Karakterlerin Birleşmesi Kanunu : İki farklı arı döl arasında yapılan çaprazlama
sonucu elde edilen oğul döl,melez karakterli olup her iki dölün karakterlerini taşır.
2.Karakterlerin Gizli Kalması Kanunu : Meydana gelen oğul döl (F1 dölü) üzerinde,
genlerden biri baskındır. Oğul döl baskın karakterin (genin) özelliklerini taşır. Diğer gen
yok olmayıp sadece çekinik kalmıştır.
3.Karakterlerin Ayrılması Kanunu : Elde edilen oğul döllerin (F1) çaprazlanması
sonucu oluşan 2. Oğul döllerin (F2 dölü)
1/ 4 ünde 1. Arı döl,
2/4 ünde melez döl ve
1/ 4 ünde ise 2. Arı döl özelliklerinde oğul döl oluşur.


KALITIMDA ÇAPRAZLAMA NASIL YAPILIR?
Çaprazlamalar yapılırken şu sıra takip edilir;
1. Genotipler belirlenir.
2. Gametler oluşturulur.
3. Gametler birleştirilir.
4. Bulunan genotip ve fenotipler yazılır.

Örnek :
Altı parmaklı bir bay ile, melez beş parmaklı bayanın evlenmeleri halinde doğacak
çocukların ellerinin beş parmaklı olma ihtimali yüzde kaçtır?
(Beş parmaklılık geni, altı parmaklılık genine baskındır.)

Çözüm
1. Genotipleri belirleyelim
Beş parmaklılık geni baskın olduğundan seçeceğimiz bir büyük harfle, altı
parmaklılık genini resesif oldu¬ğundan dominant gen için seçtiğimiz harfin
küçüğü ile göstereceğiz.
Beş parmaklılık geni: B
Altı parmaklılık geni : b
Altı parmaklı bir bay: Resesif bir karakter olduğundan homozigot olmalı: bb
Beş parmaklı melez birey; Heterozigot olması gerek: Bb
4. Genotip ve fenotiplerini yazalım.
Genotip (Yazılım biçimi) oranı: – Bb (Heterozigot)
- bb (Homozigot resesif) 2
Genotip çeşidi: 2 (Bb, bb)
Fenotip oranı: — Beş parmaklı
— Altı parmaklı birey oluşur.


GAMET ÇEŞİDİ ve HESAPLAMASI
A. BİR KAREKTER BAKIMINDAN

Gametler, mayoz bölünmeyle meydana geldiği için, ana canlının yarısı
kadar kromozon ve yarısı kadarda gen taşır.

 1. Homozigot İken
 Kalıtıma Giriş

2. Heterozigot İken
Kalıtıma Giriş


B. İKİ KARAKTER BAKIMINDAN
1. Homozigot İken Kalıtıma Giriş

2. Heterozigot İken Kalıtıma Giriş

 


   Kalıtıma Giriş
   






C. BAĞLI GENLERDE GAMET ÇEŞİDİ :
Bir kromozom üzerinde bulunan genlere bağlı
genler denir. Bunlar, gametlere giderken beraber hareket ederler. (Ancak krosing-over
olayıyla birbirinden ayrılabilirler.)

Gamet çeşidi = 2n = Heterozigot kromozom çifti

Bağlı genlerin bulunduğu durumlarda, bazı gametler ya oluşmaz, ya da
diğerlerinden daha az oranda oluşur. Bunlar krosing-over sonucunda oluşan gametlerdir.

KROMOZOMLAR VE GENLER
Kromozomlar üzerindeki Belli bir karakteri gösteren gen bölgesi.
*Aynı özelliğin oluşmasını sağlayan genler homolog kromozom çiftinin
karşılıklı bölümlerinde yer alır.
*Karakterlerin oluşmasını genler sağlar.
*Her gen bir özellikten sorumludur.
*Homolog kromozomdan insanda 23 çift vardır.


Mendel, bezelyelerle yaptığı çalışmalar sonucunda bezelyelerin bir kısminin
kısa olduğu halde bir kısminin uzun; bazılarının buruşuk tohumlu, bazılarının
düz tohumlu olduğunu gördü.

Bezelyenin Oluş Sıralanışı - Mendel Bezelye  Deneyi


Üstteki resimde görüldüğü gibi bezelyelerin bazıları uzunken bazıları kısa idi.
Mendel uzun bezelye ile kısa bezelyelerin saf döllerini tozlaştırdığında birinci
kuşağın tümünde uzun bezelyeler elde etti.Birinci kuşakta elde ettiği bezelyeleri
kendi aralarında tozlaştırdığında ise oluşan bezelyelerin 3/4′ünün uzun , 1/4′ünün
ise kısa olduğunu gördü. Mendel, yaptığı bu çalışmalarda bezelyelere ait farklı
özelliklerin(tohum sekli, çiçek rengi gibi) birinci kuşaktan ikinci kuşağa nasıl
aktarıldığını göstermiş ve kalıtımın temel ilkelerini keşfetmiştir. Saç rengi,
saç sekli, göz rengi, dil yuvarlama gibi özellikler çevremizdeki bireyler
arasında farklılık göstermektedir. Bu özellikler kalıtsal özelliklerdir. Kalıtsal özellikler
canlılarda bir önceki kuşaktan bir sonraki kuşağa aktarılan özellikelrdir.



















Kromozomlarda kalıtsal özelliklerimizi belirleyen gen adi verilen yapılar bulunur.
Her organizma türü kendine özgü sayı ve çeşitte genlere sahiptir. Bu, canlıların
özelliklerinin birbirinden farklı olmasını sağlar. Genler sizi dünyada essiz yapar.
Ayni özellik üzerine etki eden genler kromozom çiftinin ayni bölgelerinde bulunur.
Kulak memesinin ayrık olma özelliğini taşıyan gen kulak memesinin yapışık olma
özelliğini taşıyan gene göre daha baskındır. Kulak memesinin yapışık olma özelliğini
taşıyan gen ise çekiniktir. ilk kuşakta kendi özelliklerinin ortaya çıkmasına neden olan
genler (Dominant) baskın genlerdir. Baskın genle birlikte bulunduğu zaman kendi
özelliğini gösteremeyen genler ise (Resesif) çekinik genlerdir. Genler harflerle ifade
edilir. Büyük harf baskın geni, ayni harfin küçüğü çekinik geni temsil eder. Örneğin
bezelyelerde sari tohum rengi baskın ve yeşil tohum rengi çekinik olduğundan
bezelyelerdeki kalıtımda sari rengi göstermek için “S”, yeşil rengi göstermek için de
“s” kullanılır. Bu özellikleri belirleyen genler çiftler halinde bulunduğu için onları temsil
eden harfler de çiftler halinde gösterilir. Aşağıdaki tabloda genlerin bu şekilde
gösterimi yer almaktadır.

Bezelyenin Oluş Sıralanışı - Mendel Bezelye  Deneyi


Bir canlının genetik yapısına bağlı olarak çevrenin de etkisiyle ortaya çıkan
görüntüsüne fenotip adi verilir. Bir canlının fenotipinin meydana gelmesini
sağlayan genetik yapıya da genotip adi verilir. Aşağıdaki şekilde görüldüğü
gibi tohum rengi bakımından fenotipi sari olan bir bezelyenin genotipi SS
veya Ss; fenotipi yeşil olan bir bezelyenin genotipi ise ss şeklindedir.

Bezelyenin Oluş Sıralanışı - Mendel Bezelye  Deneyi



Üstteki resimde uzun ve kısa boylu bezelyelerin çaprazlanması sonucu
oluşan bezelyelerin fenotip ve genotipleri görülmektedir. Çaprazlama sonucu ;
Birinci kuşakta fenotipi uzun boylu, genotipi “Tt” olan bezelyeler ortaya
çıkmıştır.
Bu bezelyeler birbirleriyle çaprazlandığında ise;
İkinci kuşakta fenotipi üçü uzun, biri kısa boylu olmak üzere
dört yavru bezelye bitkisi oluşmuştur.


Fakat genotiplerini incelediğimizde uzun boylu bezelyelerden birinin
genotipi “TT”, diğer i tt ikisinin ise “Tt”dur.

Kisa boylu bezelyenin genotipi ise “tt”dur. Bu gösterimdeki “TT”
ve “tt” birbirine benzeyen iki genden oluştuğu için bunlara(Homozigot)
saf döl adi verilir.

“Tt” ise bir baskın bir çekinik genden oluştuğu için (Heterezigot) melez
döl olarak adlandırılır.

Öyleyse saf döllere ait tek özelliğin aktarımında ilk kuşakta baskın
özelliğin ortaya çıkma olasılığı %100′dür.







































Yarısı X, yarısı Y kromozomu taşıyan milyonlarca sperme arasından
hangisinin annenin yumurta hücresini dölleyeceği tümüyle şansa bağlıdır.
Bir ailede hep kız çocuk, bir başkasında sürekli erkek çocuk dünyaya gelmesi
de büyük ölçüde rastlantıdır.Bazı kalıtsal etkenler ya da erkek çocuk doğurma
olasılığını artırabilir. Ama bu süreci denetleyerek doğacak çocuğun eşeyini
isteğe göre belirlemenin yolu henüz bulunamamıştır.




Kız mı Erkek mi?Anne ile babanın genleri birbirinden ne kadar farklıysa genlerin
değişik biçimlerde gruplaşma olasılığı da o kadar yüksektir.
Bu nedenle, böyle bir ana babadan doğacak çocukların birçok
kalıtsal özelliği birbirlerinden ve ana babalarından çok değişik olabilir.







Bütün öbür özellikler gibi bebeğin hangi cinsten olacağına da genler
karar verir. Hücredeki 46 kromozomdan ikisi eşey kromozomudur ve
insanın eşeyini, yani cinsiyetini belirleyen genler bu kromozomların
üzerinde bulunur. Erkekteki eşey kromozomları birbirinden farklıdır;
birinin biçimi X, öbürününki Y harfini andırır. Bu yüzden, meyoz bölünme
sırasında bir tek sperma hücresinden oluşan dört yeni sperma hücresinin
ikisinde X, ikisinde Y kromozomu bulunacaktır. Oysa kadınlardaki eşey
kromozomlarının her ikisi de X’tir ve yumurta hücresinin değişik bir eşey
kromozomu taşıma olasılığı yoktur. Demek ki doğacak bebeğin hangi
cinsten olacağını babanın sperma hücresindeki eşey kromozomu belirler.
Eğer bir annenin yumurta hücresini Y kromozomlu bir sperme döllerse
bebek erkek, X kromozomlu bir sperma döllerse bebek kız olur. 




İkizler Nasıl Oluşur?




Oluşma süreçleri farklı olan iki tip ikiz vardır. Tek yumurta ikizleri ya da gerçek
 ikizler birbirlerine öylesine benzerler ki, ikisini birbirinden ayırt etmek çok güçtür.
Gerçekten de bu tip ikizler sonradan ikiye ayrılmış tek bir kişi sayılabilir.
Çünkü döllenmiş yumurta embriyonu oluşturmak üzere gelişmeye başlamışken,
bazen bilinmeyen bir nedenle tam ortasından iki eşit parçaya ayrılır ve her
yarımdan ayrı bir bebek gelişir.
Bu iki bebek aynı yumurta hücresinden ve aynı spermadan geliştiği doğal
olarak bütün genleri birbirinin eşidir. Bu nedenle tek yumurta ikizleri mutlaka
aynı cinstendir ve bütün kalıtsal özellikleri aynıdır. Aralarında herhangi bir
farklılık varsa bu yalnız yetiştikleri çevrenin ve yaşadıkları olayların değişik
olmasından kaynaklanabilir.
Oysa, doğum oranı tek yumurta ikizlerininkinden iki üç kat daha yüksek
olan çift yumurta ikizleri aynı ana babadan ayrı zamanlarda doğmuş iki
kardeş kadar farklı olabilir. Çünkü bu durumda annenin yumurtalıkları bir
yerine iki yumurta hücresi üretmiş ve bunlardan her biri ayrı bir sperma
tarafından döllenmiştir. Bu nedenle çift yumurta ikizlerinin kalıtsal özellikleri
birbirinden farklıdır ve ikizlerden biri erkek öbürü kız olabilir. Hatta aynı
cinsten olsalar bile birbirlerine hiç benzemeye bilirler.
Üçüz, dördüz ve beşizlerin olumunda da aynı biçimde tek ya da
çift yumurta hücresinin döllenmesi söz konusudur. Bazen anne
aynı anda birden fazla yumurta hücresi üretir ve bunların hepsi
ayrı bir spermayla döllenir. Bazen de bir ya da daha çok döllenmiş
yumurta birkaç kez bölünür ve her parçadan ayrı bir embriyon gelişir.




Kalıtım İle İlgili Örnek Çalışmalar :
ÖRNEK 1
: Bezelyelerde yuvarlak tohumluluk(YY), buruşuk
tohumluluğa (yy) baskındır. Yuvarlak tohumlu arı döl bir bezelye
ile buruşuk tohumlu bir bezelye çaprazlanırsa elde edilecek oğul
döllerin genotip oranını bulunuz.
ÇÖZÜM:
Ana döl YY yy
Gametler Y y
F1 döl (genotip) Yy
F1 döl ( Fenotip) (Yavruların hepsi melez yuvarlakdır)


ÖRNEK 2: Yuvarlak tohumlu (Yy) melez iki bezelyenin
çaprazlanmasıyla elde edilecek oğul dölde yavruların genotip
ve fenotip oranlarını bulunuz. Yuvarlak tohum baskındır.
ÇÖZÜM : ANA DÖL Yy Yy
GAMETLER Y y Y y
F1 DÖL(GENOTİP) YY Yy Yy yy
F2 DÖL (FENOTİP) 3 /4 Sarı 1/ 4 Yeşil


ÖRNEK 3: Melez sarı tohumlu bezelye ile yeşil tohumlu
bezelyenin çaprazlanmasından oluşan F1 dölünde,hangi
özellik hangi oranda ortaya çıkar. ( Sarı renk yeşile baskındır)
ÇÖZÜM : ANA DÖL Ss ss
GAMETLER S s s s
F1 DÖL(genotip) Ss Ss ss ss
F1 DÖL (fenotip) %50 Sarı %50 yeşil

ÖRNEK 4: "Kutuplarda ZZ kromozomlu zigotun gelişmesiyle
erkek, ZW kromozomlu zigotun gelişmesiyle dişi bireyler oluşur."

Buna göre kutuplarla ilgili olarak;


ifadelerinden hangileri doğrudur?


A . I ve III
B . II ve IV
C . I, II ve III
D . II, III ve IV
E . I, II, III ve IV

ÇÖZÜM :

Dişi bireyler,
- W kromozomlu anneden

Erkek bireyler,
- Z kromozomunu anne ve babadan alırlar.


DoĞru Yanıt: B
 




Kalıtsal Hastalıklar

 



Bazen genler üstlerine düşen görevleri eksiksiz olarak
yerine getiremez ya da beklenenin tam tersini yapar.
Bu da bazı organlarda ya da vücudun bir bölümünde
bozukluğa yol açar. Örneğin albinolarda renk genleri
görevlerini yerine getirmediği için saçlar , kirpikler,
kaşlar ve bütün tüyler beyaz olur. Hemofili hastalığının
nedeni, kanın pıhtılaşmasından sorumlu olan bazı genlerin
bu görevi yapmamasıdır. Cücelik büyüme hücrelerindeki
bozukluktan kaynaklanır. Buna karşılık büyüme genleri
gereğinden fazla çalışan bazı insanlar çok uzun boylu olur.
Ama bu durumda, iç salgı bezlerindeki bir bozukluktan ileri
gelen ve kalıtsal olmayan hormonal devlikle karıştırmamak
gerekir.
Genetik yapıdaki bir bozukluktan bazı körlük ve sağırlık tipleri
ile bazı kan, kas ve sinir hastalıkları da en sık rastlanan kalıtsak
bozukluklar arasında sayılabilir. Ayrıca bazı ruhsal bozukluklar
ve kalp hastalıkları kendilerinden beklenen görevin tam tersini
yapan bozuk genlerin varlığına bağlı olabilir.
Ama aynı ailenin bir çok bireyinde görülen bütün hastalık
ve bozuklukların mutlaka kalıtsal olduğunu düşünmek
yanlıştır; bazen bu durumun nedenini yaşanan çevrede,
beslenme ya da temizlik koşullarında aramak gerekir.


Renk Körlüğü
Renk körlüğü renkleri ayırt etme yeteneğinin bozukluğudur.
Renk körlüğü, genellikle erkelerde görülen, oldukça yaygın
bir rahatsızlıktır. En fazla görülen tipi, kırmızı ile yeşilin ayırt
edilememesidir. Ender görülen bazı vakalarda ise bütün
renklerin ayırt edilememesi ve dünyanın siyah - beyaz görülmesi
söz konusudur. Her 20 erkekten ve her 200 kadından birinde
renk körlüğü görülür. Birçok kişi renk körü olduğunu kendiliğinden
fark etmez.
Renk Körlüğünün Nedenleri:
Renk körlüğünün nedeni tam olarak bilinmemektedir.
Ancak renk körlüğünün genetik geçişli bir hastalık olduğu
bilinmektedir. Ailesinde renk körlüğü olan bir kişinin renk
körü olma ihtimali daha yüksektir. Bazı durumlarda renk körlüğü,
 sinir sistemi hastalıklarına bağlı olarak da oluşabilir. Kalıtsal
renk körlüğünde ise görmede bir kayıp olmamaktadır.
Renk Körlüğünün Belirtileri:
Renk körlüğünün yaygın türü olan ve genellikle doğumdan
itibaren oluşan kaltsal renk körlüğünde yeşil, sarı, turuncu ve
 kırmızı, aynı biçimde algılanır ve ayrı renkler ancak yoğunluklarıyla
ayırt edilebilir. Renk körlüğü günlük yaşamda önemli bir sorun
oluşturmazsa da yaşam kalitesinde azalmaya yol açabilir. Özellikle
renk körü olan kişiler , renklerle ilgili belirli işlerde çalışamayabilirler.





















Orak Hücreli AnemiOrak hücreli anemi kalıtsal bir kan bozukluğudur.
Hem annenizden hem de babanızdan orak hücreli gen geçerse orak
hücreli anemili olarak doğarsınız. Annebabanızın birinden orak hücreli,
diğerinden normal gen geçerse orak hücre özelliğinizin olduğu söylenir.
Bu durum, orak hemoglobin taşıyıcısı olduğunuz ve orak hücre
özelliğinizin çocuğunuza da geçebileceği anlamına gelir.

Orak hücreli anemi, anemiye ve belirli aralıklarla tekrarlanan
ağrıya neden olan bir kan bozukluğudur. Orak hücreli anemili
kişilerde hemoglobinin (alyuvarlarda [eritrosit] oksijeni akciğerlerden
vücudun diğer bölümlerine taşıyan bir molekül) bir bölümü uygun
biçimde iş göremez. Hemoglobinin bir bölümü alyuvarları sert ve
orak şekline dönüştüren çubuk benzeri yapılar oluşturur. Bu
hücreler küçük kan damarlarını tıkayarak bazı organların ya da
dokuların yeterli oksijen almasını engeller. Bu durum, şiddetli
ağrı ataklarına neden olabilir.

Eşinizde orak hücre özelliği ya da orak hücreli anemi
varsa, çocuğunuza orak hücreli anemi de geçirebilirsiniz.
Orak hücreli anemi özellikle, ataları Güney ve Orta Amerika
, Küba, Suudi Arabistan, Hindistan, Türkiye, Yunanistan ve
Italya dan göç edenler arasında sık görülür. Bu hastalık iyileşmez.



Hemofili

Hemofili kandaki pıhtılaşmayı sağlayan faktörlerden birinin
olmaması sonucu vücutta meydana gelen kanamaların durmamasıdır.
Hemofili-A ve hemofili-B olarak ikiye ayırabileceğimiz hemofili hastalığı
anneden gelen bir genle sadece erkek çocuklarda hastalığa nenden
olmaktadır. Hemofili kız çocuklarda ortaya çıkan bir hastalıkdeğildir.
Kız çocuklar hemofili hastalığını taşıyan bir unsurdur.

Normalde bir çocuk, anne ve babadan kromozom denilen yapıları
alarak oluşur. Bu kromozomların yarısı anneden yarısı babadan
gelir ve çocukların özelliklerini belirler. Saç rengi, göz rengi, boyunun
kaç cm olacağı, burnunun şekli gibi bütün faktörler bu genler sayesinde
belirlenir. İşte bütün bunların yanında çocuğun kan grubu ve kanının
özellikleri de bu genler sayesinde belirlenen bir özelliktir.
Anneden gelen genlerdeki "kan ile ilgili" bir tür bozukluk bu hastalığın
ortaya çıkmasına neden olmaktadır.

Hayır hemofili hastalığı asla bulaşıcı değildir. Hemofili hastalığı
sadece bir kişiyi ve ondan olacak erkek ve kız çocukları ilgilendiren bir durumdur.

Tedavi tamamen iyileştirip kişiyi normale döndürmek anlamında
kullanılıyorsa hemofili hastalığının tedavisi mümkün değildir.
Ancak hemofili hastalarının kanamaları durdurulabilmektedir.
Bu amaçla üretilmiş birden fazla ilaç vardır bu ilaçlar kandaki
pıhtılaşmayı sağlayıcı faktörleri içerir.


Down SendromuGenetik düzensizlikler sonucu insanın 21. kromozom çiftinde fazladan
bir kromozom bulunması durumu ve bunun sonucu olarak ortaya çıkan
tabloya verilen isimdir.
Down sendromu vücutta yapısal ve fonksiyonel değişiklikler
ile karakterize edilir. Vücuttaki küçük ve büyük farklılıkların
kombinasyonu yapısal olarak sergilenir.
Down sendromu sık sık zihinsel kavramadaki bozukluklar ve
fiziksel gelişimin tipik yüz görünümü gibi farklı olmasıyla ilişkilendirilir.
Çoğunlukla hafif veya orta seviyeli öğrenme güçlüğü gibi sorunlar taşır.
Down sendromu gebelik sırasında ya da doğumda tanımlanabilen bi
r rahatsızlıktır. Down sendromuna her 800 ile 1000 doğumda 1 oranında
rastlanır; istatistikler anne yaşının artışıyla bu oranın yükseldiğini göstermiştir,
diğer etkenlerin payı küçüktür.
Down sendromunun tipik yüz siması, normal kromozom sayısında sahip
olan bazı insanlar da görülebilir. Ancak Down sendromunda buna ek
olarak; el ayasında çift yerine tek derin olarak bulunan avuç içi çizgisi,
epikantik katlanmanın neden olduğu badem biçimli göz, palebral yarık,
düşük kas tonusu, ayak baş parmağıyla ikinci parmak arası daha büyük
bir boşluk ve sarkık dil morfolojisi görülebilir. Bu semptomların hepsi
görülecek diye bir kural yoktur, bazıları olup bazıları olmayabilir. Down
sendromunun sağlığa getirdiği sorunların başında ise konjenital kalp
yetmezliği riskleri, gastroözafagal reflü hastalığı, tekrarlayan kulak
enfeksiyonları, obstürktüf uyku apnesi ve tiroid bozuklukları riskleri sayılabilir.


Annesinin sırtında eğlenen Down sendromlu bir çocuk


Çocukluğun erken dönemlerinde sağlanacak olan aile ve tıp
desteği ile erken müdahale sayesinde Down sendromlu insanlar
destekle toplumla bütünleşik bir hayat kurabilirler.


Akraba Evliliği ve Sakıncaları

Günümüzde kalıtsal hastalıkların tedavisi büyük oranda
yapılamamaktadır. Kalıtsal hastalıklardan korunmak
(hastalıkların ortaya çıkmaması) için sadece önlem alınabilir.
Kalıtsal hastalıklar baskın veya çekinik genlerle taşınır.
Baskın genlerle taşınan kalıtsal hastalıklara (gece körlüğü,
yapışık veya kısa parmaklılık, cücelik, kalıtsal miyopluk ve
hipermetropluk, katarakt) sahip olan kişilerin çocuklarında
bu hastalıklar büyük ihtimalle ortaya çıkar.
Kalıtsal hastalıkların çoğu çekinik genlerle taşınır. (Zekâ geriliği,
sağırlık, dilsizlik, albinoluk, anemi, şeker hastalığı, altıparmaklılık,
kısa parmaklılık, renk körlüğü, hemofili). Çekinik genlerle taşınan
bu hastalıkların ortaya çıkması için iki hastalık geninin yan yana
gelmesi yani homozigot durumda olması gerekir. İki hastalık
geninin yan yana gelmesi içinde anne ve babada bu hastalık
genlerinin bulunması gerekir.
Aralarında kan bağı olan kişilerin evlenmesine akraba evliliği denir.
İnsanlardaki kalıtsal hastalık genleri anne ve babalarından yani
atalarından gelir. Kalıtsal hastalık geni taşıyan kişinin yakın
akrabalarında aynı hastalık geninin bulunma ihtimali, akraba
olmayan kişilere göre daha yüksektir.
Kalıtsal hastalık genini taşıyan ve akraba olan iki kişinin
(bireyin) evlenmeleri ve çocuklarının olması durumunda,
çocuklarında kalıtsal hastalığın ortaya çıkma ihtimali 1/4 olur.
Ama evlenen bireylerden biri sağlıklı (hastalık geni taşımayan kişi),
diğeri hasta dahi olsa çocuklarından hiçbiri hasta olmaz, sadece
hastalık genini taşır.

NOT : 1- Kalıtsal hastalıklardan korunmak için ;
1- Akraba evliliği yapılmamalıdır.
2- Evlenmeden önce gen testi yaptırılmalıdır.
3- Kalıtsal hastalık genini taşıyan evli bireylerin çocuk yapmaları
önlenmelidir.
4- Kalıtsal hastalıklar konusunda aileler bilgilendirilmelidir.
2- Ülkemizde akraba evliliği oranı % 22 dir.
3- Çocuklarda zekâ geriliğine neden olan fenil ketonüri hastalığı
ülkemizde 3500 de 1 oranında, Japonya’da 100.000 de 1 oranında
görülmektedir.
4- Akraba evliliği sonucu oluşacak kalıtsal hastalıklı (albino)
çocuk sayısı, normal olarak ailesinde kalıtsal hastalık (albinoluk)
bulundurmayan ve akraba olmayan kişilerin hastalıklı çocuklarının
sayısının 100 katıdır.
5- KK → Normal – Sağlam
kk → Hasta
Kk → Taşıyıcı – Sağlam




Kalıtımla ilgili videomuzu izlemeye ne dersiniz ?










4.DNA ve Genetik Kod

Kalıtsal Bilgiler KROMATİN İPLİK denilen yapının içinde yer alır. Kromatin
iplik hücre bölünmesi sırasında kısalıp kalınlaşarak KROMOZOM yapısını ve adını alır.








Kromatin iplik yapısında : DNA ve PROTEİNLER bulunur.
HÜCREDE YAPI VE CANLILIK OLAYLARININ YÖNETİMİ NASIL
SAĞLANIR?
*Hücrede yapı ve canlılık olaylarının yönetimini nükleik asit adını verdiğimiz
moleküller sağlar.
*Protein sentezi, enerji üretimi, büyüme, gelişme ve üreme gibi olaylar
nükleik asitler tarafından gerçekleştirildiği için, bunlara
yönetici
moleküller
de denir. Nükleik asitler hücredeki en büyük moleküllerdir.
*Hücrenin çekirdeğinden başka sitoplâzma, mitokondri, ribozom ve
kloroplâstta da bulunur.
*İki çeşit nükleik asit vardır:
1. Deoksiribonükleik asit (DNA)
2. Ribonükleik asit (RNA)


Kromozomların içerisinde DNA’lar yer alır.
DNA’nın bölümleri ise, genleri oluşturur.



                                                











 

kromozom                        gen





YÖNETİCİ MOLEKÜL: DNA
*DNA hücrenin çekirdeğinde bulunur. Madde yapımı, yıkımı,
çoğalma gibi canlılık olaylarının nasıl gelişebileceğini ilişkin bilgileri taşır.
* Hücrelerin farklı davranış göstermesi ve farklı protein üretmesi
DNA yönetiminde olur.
* DNA kendini eşleyerek özelliklerinin diğer hücrelere taşınmasını sağlar.
Bu yüzden canlıya ait kalıtsal özelliklerin bir sonraki nesle aktarımı gerçekleşir.
DNA Molekülünün Yapısı Nasıldır?
* DNA molekülünün yapısında karbon (C), oksijen (O), hidrojen (H),
azot (N) ve fosfat (P) elementleri bulunur.
* Bir nükleik asitin yapı birimi nükleotiddir.
NOT: Urasil bazı DNA da bulunmaz.RNA da bulunur.RNA da ise
Timin bulunmaz.DNA da Deoksiriboz şekeri bulunur.


*DNA nükleotidleri birbirine şeker ve fosfat grupları ile
bağlanarak
bir zincir meydana getirir. DNA iki nükleotit zincirinin
birleşmesiyle oluşur.
* Adenin ile timin nükleotidleri arasında 2, Guanin ile sitozin arasında
3
hidrojen bağı oluşarak, DNA’nın çift sarmal yapısı meydana gelir.
*Bir DNA molekülünde daima adeninle timin, guaninle sitozin bağ
yapacağından adenin sayısı timine, guanin sayısı sitozine eşit olur. (A = T, G = S)
*Bir DNA molekülünü oluşturan nükleotidlerin sayısı, sıralanış
ve çeşidi
, türden türe veya bir türün bireyleri arasında farklılık gösterir.
 Bu nedenle her canlının
kendine özgü kalıtsal özellikleri vardır.
Nükleotidleri birbirinden farklı yapan özellikler taşıdıkları organik bazlardır.
DNA’nın en önemli özeliklerinden biriside kendi kendini eşleyebilmesidir.
* Hem kalıtsal karakterlerin taşınması için hem de canlının bir hücre
olarak başladığı hayatını geliştirerek devam ettirmesi için DNA’nın kendini
eşlemesi gerekir
* Hücre bölünmesi esnasında DNA’nın iki zinciri, enzimler aracılığıyla, bir uçtan
fermuarın açılması gibi boydan boya açılır.
* Ayrılma sonucunda oluşan her zincirde bulunan bazlara ortamda bulunan
nükleotidler bağlanır
. Bağlanma daima adeninle timin, guaninle sitozin arasında oluşur.
Yeni bağlanmış nükleotidler alt alta sıralanarak yeni zinciri meydana getirir.


* DNA eşlenirken iki ana zincir korunur. Birbirinden ayrılan bu iki
zincirin karşısına ortamdaki nükleotidlerden iki yeni zincir oluşturulur.
Eşlenmenin tamamlanmasıyla birbirinin aynı iki DNA meydana gelir.














DNA - Gen – Kromozom

* Hücrede bölünme döneminin dışındaki zamanlarda
DNA dağınık uzun ipliksi şekilde görülür. Bu yapıya kromatin ağ denir.
Bölünme sırasında kromatin ağ kısalıp, kalınlaşarak kromozomu
oluşturur.
Kromozomun yapısında DNA’yla birlikte protein bulunur.


* Kromozomların, canlıya ait belli bir özelliği taşıyan ve sonraki kuşaklara
aktarılmasını sağlayan parçasına
gen denir. Her DNA binlerce genin
meydana getirdiği bir bütündür
. İnsana ait kan grubu, göz rengi, dil
yuvarlama, kıvırcık saçlılık, protein çeşitleri gibi pek çok özellik genlerle taşınır.
* Genlerdeki bilgiler sentezlenecek olan protein bilgiler(tarif)dir.
Her bir GEN TEK bir PROTEİNİN üretilmesinden sorumludur.
GEN lerin uzunluğu farklıdır.Kimi genler binlerce baz uzunluğundadır.





Nükleotit



Adenin (A)

Timin   (T)


Sitozin (C)


Guanin (G)








 DNA’da, nükleotitler bir iplik oluşturacak şekilde bir araya gelirler.

Bu iplikte her zaman adeninin karşısına timin,
sitozinin karşısına guanin nükleotiti gelir.












Kırmızı olan timin, yeşil olan adenin, pembe
olan guanin,
sarı olan sitozindir.
Uygun olanlar karşılıklı gelmişlerdir.


DNA, iki iplikten oluşur. Birbirinin etrafında
dolanan bu iplikler;
DNA’nın bükülmüş bir merdiven gibi görünmesine sebep olur.

Bu şekil ikili sarmal olarak adlandırılır.



ÖRNEK :
DNA nın bir zincirinde 100 adenin, 900 guanin
nükleotidi varsa, bu DNA da toplan kaç nükleotid vardır?

ÇÖZÜM :
A = T    ise       100 adenin = 100 timin

G S   ise        900 guanin = 900 sitozin

O zaman;

A + T + G + S = 100 + 100 + 900 + 900 = 2000




DNA anne ve babadan yavrulara nasıl aktarılır?


Hücre bölünmesi öncesinde hücredeki DNA
molekülü miktarı iki katına çıkar.


Bu olaya
DNA’nın kendisini eşlemesi adı verilir.




DNA’nın iki ipliği birbirinden ayrılmaya başlar.

Sitoplazmada serbest hâlde bulunan nükleotitler
çekirdeğin içerisine girer ve DNA’nın açılan kısmındaki
nükleotitlerle eşleşir.
Bu eşleşme sırasında, adenin nükleotitin karşısına
timin
nükleotit, sitozin nükleotitin karşısına da
guanin nükleotit gelir.







Sonuçta başlangıçtaki DNA molekülünün
aynısı olan bir DNA molekülü daha oluşur.














       



-DNA, hücre bölünmesi sırasında kendini eşleyerek
  yapısında bulunan bilgilerin yeni oluşacak yavru
  hücrelere geçmesini sağlar.

       


-Bütün canlılarda DNA molekülü
adenin,timin, sitozin ve
guanin
bazlarından oluşmasına rağmen nükleotitlerin 
sayısında ve dizilişindeki farklılıklar canlıların birbirinden
  farklı olmasını sağlar.





 


RNA
Ribonükleik asit (RNA), nükleotitlerin ardarda yerleşmesiyle
birleşmiş tek diziden oluşan canlılarda bulunan nükleik asittir.

RNA, ribonükleotitlerin birbirine bağlanmasıyla
oluşan tek sarmal bir yapıya sahiptir. RNA m
oleküllerinin boyları, DNA moleküllerine oranla daha
kısa olup, hemen hemen bütün hücrelerde bol olarak bulunurlar.
Hücre çekirdeğinde RNA molekülü

RNA, DNA'da olduğu gibi pürin ve pirimidin
nükleotitlerinden oluşur. Ancak DNA'dan farkları vardır:

1. Deoksiriboz yerine Riboz şekeri bulundurması,
2. DNA'nın aksine tek sarmal olması,
3. Timin bazı yerine Urasil bazı bulundurması,
4. DNA moleküllerinden daha ıkısa olması.

Pürin ve pirimidin ribonükleotitleri DNA'da
olduğu gibi 3’-5’ fosfodiester köprüleri ile birbirine
bağlanmışlardır.

RNA, halk arasında DNA'ya geçen kalıtsal genetik
bilgi olarak da tanımlanabilir.

Hücrelerde DNA ile birlikte çalışarak protein
sentezlenmesinde rol alır. Proteinlerin en küçük yapı
taşı aminoasitlerdir. Nükleotit dizisinde şeker ribozdur,
azotlu bazlar ise adenin, sitozin, guanin ve urasildir.
DNA molekülünden farkı timin yerine urasile sahip olması
ve iki yerine tek nükleotid dizisinden oluşmasıdır. Bazı
RNA çeşitlerinde farklı bazlara da (inosin, psödouridin, vs.)
rastlanır.

RNA çeşitleri

Ökaryotik ve Prokaryotik hücrelerde genel
olarak farklı görevlerde kullanılan 3 tip RNA vardır. Bunlar:

'RNA

'mRNA' ya da 'Mesajcı RNA', DNA'da saklı
bulunan kalıtsal bilginin protein yapısına aktarılmasında
kalıplık görev yapan bir RNA türüdür. mRNA [RNA polimeraz]
enzimi tarafından DNA'nın yalnızca bir kolundan hücre
çekirdeği içinde sentezlenir ve hücre çekirdeğinden ayrılıarak
ribozomlara tutunur. DNA'dan aldığı genetik bilgiye göre
sentezleecek proteinin amino asit sırasını belirler. Her RNA
molekülü DNA üzerinde yer alan ve gen adı verilen belirli
bir bölge ile eşleniklik gösterir. mRNA, [protein sentezi]nde
önemli rol oynar.'

= rRNA

rRNA ya da Ribozomal RNA, ribozomların
bir parçası olan RNA türüdür. Ribozom ağırlığının
%65'ini oluşturur. Ribozomların yapı ve işlevlerinde
önemli rolleri vardır.






tRNA

tRNA ya da Taşıyıcı RNA, çeviri işleminde görev
alan RNA türüdür. mRNA gibi tek sarmaldır fakat
molekül olarak mRNA'dan daha küçüktür. Bu RNA
türü, seçme ve taşıma işlerini yerine getirir. 20 amino
asitin her biri için en az bir tRNA molekülü vardır.
Hücrede sentezlenen ve enzimler tarafından aktive
edilen amino asit molekülleri, kendilerine özgü olan
tRNA moleküllerince aranıp bulunur ve tRNA moleküllerinin
serbest ucu özgül amino asitlerle birleşir. tRNA'lar adapörlük
görevi yaparak bir uçlarına bağladıkları amino asidi, ribozoma
tutunmuş mRNA'nın taşıdığı kodona göre polipeptid zincirine
dizerler. tRNA'lar üç bazdan oluşan ve "antikodon" adı verilen
uçları ile yine mRNA üzerinde bulunan ve yine üçlü bazdan
oluşan ve "kodon" adı verilen bölgeye geçici bağlanarak amino
asitlerin mRNA üzerindeki şifreye göre doğru bir şekilde
dizilmelerini sağlarlar. Her amino asit için birden fazla
tRNA molekülü bulunabilir. Bu moleküllerin anti-kodon
bölgeleri mRNA kodonlarının tanınmasını ve böylece
RNA kodunun protein koduna çevrilmesini sağlar.


PROTEİN MOLEKÜLLERİNİN SENTEZİ
Hücrelerde, DNA'nın taşıdığı şifrelere göre proteinlerin
sentezlenmesi, RNA'larla ribozomlar, enzimler, aminoasitler
ve enerji kullanarak yapılır.Belli bir protein molekülünün
sentezi için;

-Çekirdekteki DNA zincirinin bir bölümündeki nükleotitlerin
arasındaki bağlar kopar.
-Sitoplazmada serbest halde bulunan nükleotitler,
çekirdek zarındaki porlardan geçerek çekirdeğe girer.
-Açılan DNA molekülünün bir ipliğindeki nükleotitlerle
eşlenir.Bu eşlemede DNA'daki timin yerine urasil nükleotidi girer.
-Sentezlenen mRNA, DNA'dan ayrılır.DNA zinciri
tekrar kapanır.
-mRNA sitoplazmaya geçerek bilgileri ribozomlara taşır.
-tRNA şifreye göre sitoplazmadaki uygun aminoasitleri
ribozoma getirir.
-Ribozomlarda bu bilgilerle hücreye özgü protein üretilir.

  Enzimler,protein sentezinde aminoasitlerin birbirine
bağlanmasını sağlar.Protein sentezlenirken hücrede
enerji(ATP) harcanır.

  Üretilen proteinler hücrede yapı maddesi olarak
kullanılır.Hücredeki kimyasal tepkimelerin gerçekleşmesini
sağlayan enzimler protein yapılı bileşiklerdir.Hormonların
çoğunun yapısını proteinler oluşturmaktadır.








KALITIMVE ÇEVRE
* Bir canlıda karakterlerin oluşumunu genetik yapı ve
çevre koşulları etkiler. Canlıda görülen özelliklerin bazıları
sadece kalıtsal olmasına rağmen, bazıları kalıtım ve çevrenin
karşılıklı etkileşimiyle ortaya çıkabilir.
* Çevre şartları uygun olursa genler çalışır ve kalıtsal özellikler
ortaya çıkar.
* Sıcaklık, su,iklim,beslenme,hormonlar,basıç,atık maddeler,
ortamın nemi çevresel etkenler olarak karşımıza çıkmaktadır.
Çevre
sadece genlerin çalışmasına uygun bir ortam hazırlar.
*Ergenlik döneminde salgılanan eşeysel hormonlar sağlıklı ve
dengeli bir beslenme sonucunda ergenlik dönemi normal yaşanır.
Kuzey kutbunda yaşayan canlılar ekvator iklimi olan bir yerde
yaşayamaz yada dış görünümünde bir uyum değişikliği gözlenir.
* Kutup bölgelerinde yaşayan hayvanların derileri
kalın ve üzerindeki tüyler uzun,vücuttaki yağ oranı fazladır.
Ekvatorda yaşayan hayvanların derileri ince ve tüyleri kısa ,
vücuttaki yağ oranı azdır.
*Eğer genler yüzyıllar boyunca hiç değişmeden hep aynı
özelliklerle devam etseydi, Yeryüzünde bu kadar çok çeşitli
bitki ve hayvan türü olabilecek miydi?
*Karakterler hem KALITIM hem de ÇEVRE ürünüdür.


MODİFİKASYON
* Farklı çevresel şartların etkisiyle bir canlının sadece
dış görünüşünde yani fenotipinde meydana gelen değişmelere
modifikasyon denir.
*Genlerin yapısını değil de ,çalışma şekil ve derecelerinin
değişmesidir
.
*Modifikasyonlar sonradan kazanılan özelliklerdir,kalıtsal değildir,vücut hücreleri üzerinde olduğu için nesilden nesile aktarılamaz.
*Çevre şartları değiştiğinde genlerin yapısı(adenin ,guanin baz dizilimi)
değişmez işleyişi değişir.
*ÖRNEK:Işıksız bir ortamda yetişen bir bitki yaprağı açık yeşildir.
Bu bitki ışığa çıkarılırsa yaprak koyu renk olur.
*Örnek:Aslanağzı bitkisinin bir kısmı ovada bir kısmı dağda yetiştirilirse:
Dağdaki………uzun köklü-kısa boylıu Ovada yaşayanlar…….kısa köklü
uzun boylu olurlar.
*Örnek HİMALAYA tavşanları: Bunların kulak ve patileri siyahtır.
*Birkaçının tüyleri kırpılıp üzeri bandajla kapatılır ve sıcak bir
ortama bırakılırsa kapatılan bölüm siyahlaşır.
Siyahlaşan bölge kapatılıp tekrar soğuk ortam bırakılırsa beyazlaşır.
(Aynı tarifle pişirilen keklerin bile farklı olduğunu düşünürsek
aynı genotipe sahip olduğu halde fenotipi farklılık gösteren
bireyler olması.yeşil yapraklı bir bitki karanlık bir ortama
konduğunda yapraklarında açıkyeşil yada beyaz tonları oluşur.
Aynı bitki tekrar ışıklı bir ortama konduğunda yapraklı yeniden eski yeşile kavuşur.)
*insan derisi mevsimine göre bronzlaşması yada açık renk alması.
*Tavşanların tüy renginin hava sıcaklığına göre değişmesi.
*Spor yapanların vücutlarındaki kasların gelişmesi.
*Sineklerde kanat şeklinin değişmesi(düz,kıvrık olması).
*Döllenmiş arı yumurtasının bal özüyle beslenince işçi arı ;
arı sütüyle beslenince
ana arıyı oluşturması (Bu kadar etkili
bir modifikasyon örneği çok azdır.)
*Çuha çiçeğinin 30 derecede beyaz, 15derecede kırmızı çiçek açması
*Ortam sıcaklığı ,nem oranı,beslenme miktarı ışıklanma süresi
bu olaya neden olabilir.

MUTASYONLAR:
*Canlıların eşey hücrelerinde meydana gelen ve anormal değişmeler
(Gen,DNA yada kromozomların yapısında meydan gelen değişmelere denir.) şeklinde ortaya çıkan değişmelerdir.
*Mutasyonlar gen üzerinde eksilme ,artma, bozulma gibi nedenlerle ortaya çıkar.
*Mutasyonların üreme hücrelerinde görülenleri kalıtsaldır. Kuşaklar boyunca
bu değişimlerin olduğu bilinmektedir.Vücut hücrelerinde görülenleri ise kalıtsal
olmayıp
nesilden nesile aktarılamaz.(Eşeysiz üreme görülen canlılarda dölden döle aktarılabilir)
*Genotipte olan mutasyonlar fenotipte de değişikliklere neden olmaktadır.
*Geriye dönüşü olmayan ve ortam şartları ile ilgisiz olan varyasyonlardır.
Latince de
MUTARE: DEĞİŞME anlamına gelir.
*Mutasyonlar nedenlerine göre iki çeşittir.
a-)DOĞAL (SPONTAN)Mutasyonlar: Kendiliğinden birdenbire olan
değişmelerdir.Birdenbire meydana gelir.doğada çok rastlanır.
Örn:dikenli bir bitkinin dikensiz olması; Düz yapraklının parçalı yapraklı olması
.
b-)YAPAY Mutasyonlar: Çeşitli fiziksel ve kimyasal etkilerle
(zehirler,ilaçlar,radyasyon,X ışınları , tarım ilaçları,Nitrik asit,civa ,
sigara katranı ….gibi maddelere
MUTAJEN FAKTÖRLER denir.)
Mutajen faktörler:
-Radyasyon(yüksek enerjili zararlı ışınımlar):Gebelik zamanı
çekilen röntgen filmlerinde,güneş,nükleer santraller…
-Kimyasal maddeler:Uçucu kimyasal maddeler,civa,alkol,sigara,
DDTgibi böcek laçları,aşırı hormon kullanımı,yakıcı,boğucu,zehirleyici gazlar..
-Asitlik-bazlık derecesi(pH):bu derecenin değişmesimolekülerin
kimyasal yapısını bozabilmektedir.
-Besinlerdeki katkı maddeleri,ateşli hastalıklar,hava ve su kirliliği
*(Kromozom mutasyonları ya da GEN mutasyonları olarak hücrede
meydana geldikleri yer bakımından da incelenbilirler.)
*Yaralı mutasyonlar: bazı mutasyonlar canlının yaşama ve üreme
şansını artırabildiği için yararlıdır.
*Zaralı mutasyonlar: canlının yaşama ve üreme şansını azaltan
mutasyonlara denir. Kanser, altı parmaklılık, yapışık ikizlilik, down sendromu,
orak hücreli anemi, hemofili, eksik organlı çocuklar, albinoluk, kısa bacaklılık,
iki kafalı çocuk…


Genetik Mühendisliği ve BİYOTEKNOLOJİ
Tıp:İnsülin, büyüme hormonu, antibiyotikler gibi biyolojik
moleküller ucuza ve bol miktarda üretilmektedir.

Tarım:Bitkilerin genetik yapısının geliştirilmesiyle verim
arttırılabilir. Tarım zararlılarına karşı biyolojik mücadele gerçekleştirilmektedir.
Hayvancılık:Hayvanların et, süt verimi için çaprazlama ve
diğer yöntemlerle yeni hayvan ırkları geliştirilmiştir.
Adli Tıp:DNA analizleri, babalık testi çalışmaları, olayların
çözümlenmesine yardımcı olur.

Çevre :Bazı bakteri, alg ve mantarlar endüstriyel ve
evsel atıkların, ağır metallerin ortadan kaldırılmasında kullanılmaktadır.






    DNA'nın Görünüşünü İzlemeye Ne Dersiniz?







Protein Sentezi Nasıl Gerçekleşir?İzleyelim





                                             5.Adaptasyon ve Evrim
Farklı ekosistemlerde yasayan canlılar çevreye uyum sağlamak için
belirgin özellikler kazanmıştır. Canlıların belirli ortam koşullarında
yasama ve üreme şansını artıran fiziksel yapılar, davranışlar gibi kalıtsal
özellikler kazanmasına adaptasyon adi verilir. Canlılar beslenme,
barınma, avlanma, üreme ve düşmanlarından korunma gibi
yaşamsal faaliyetlerini sürdürebilmek için adaptasyon gösterirler
.
Örneğin deve kuşları çok hızlı koşabilmek için uzun ve güçlü bacaklara sahiptir.
Penguenler perdeli ayakları sayesinde hızla yüzer ve deri altlarında depoladıkları yağ,
soğuk ortamlarda vücut sıcaklıklarını korumalarını sağlar.
Ayni ekosistemde yasayan canlılar hayatta kalmak için benzer adaptasyonlar geliştirir.



Örneğin, sıcak iklimlerde
 yasayan türdeşlerinden farklı
olarak kutup ayılarının dengelerini
sağlayabilmek için bacak boyları
kısadır ve ayakları geniş tabanlıdır.




















Ayni şekilde, kutuplarda yasayan penguenlerin vücut yapıları
da bu özellikler bakımından kutup ayıları ile benzerdir. Her iki
hayvan türü de soğuktan korunmak için derilerinin altında yağ biriktirirler.

Bazı hayvanların kış uykusuna yatması, göç etmeleri,
bitkilerin yapraklarını dökmesi birer adaptasyondur.

Soğuk bölgelerde yasayan canlılar gibi sıcak bölgelerde yasayan
canlılar da yasadıkları bölgede hayatta kalabilmek için benzer
adaptasyonlar gösterirler.



Örneğin çölde yasayan tilki, fare ve
tavsanın kulakları ve
kuyrukları uzun, vücut yüzeyleri geniştir.
Bu özellikleri onların
vücutlarındaki isi kaybını artırarak vücut
sıcaklıklarını korumalarını
sağlar. Sadece hayvanlar değil bitkiler de
adaptasyon gösterir.






Yine çöle özgü bir bitki olan kaktüsün yapraklarının diken seklinde,
kıvrık ve tüylü olması, gövdesinde su depo etmesi bitkinin su kaybını azaltır.

Canlıların yasadıkları ortamlardaki değişimlere adaptasyonları,
biyolojik çeşitliliğe katkıda bulunur.

Örneğin, ülkemizde ormanlarda doğal olarak yetişen meşe
ağacının farklı birçok türü bulunmaktadır. Meşe ağaçları
arasındaki bu çeşitliliği başka canlı türlerinde de görebiliriz.
Türlerdeki bu farklılık ve çeşitlilikler çok eski zamanlardan
beri insanların dikkatini çekmişti. Ancak bu çeşitliliğin nedeni
ve nasıl oluştuğu belirlenememişti. Bundan yalnızca iki yüzyıl
öncesine kadar Dünya ve üzerinde yasayan canlıların değişmediği
düşünülmekteydi. Ancak nesli tükenmiş türlere ait fosillerin bulunması,
canlıların değişmediği fikri hakkında sorular sorulmasına ve bu konuda
araştırmalar yapılmasına yol açmıştır.












Lamarck




Fosiller üzerinde çalışan Lamarck (Lamark),

*Çeşitli omurgasız hayvan türlerine ait fosilleri
inceleyerek
onları zaman sırasına göre dizmiştir.

* Sonunda bazı türlerin yavaş yavaş diğerlerine dönüştüğünü
ve bu olayın günümüzde de devam ettiğini ileri sürmüştür.

*Lamarck'a göre canlı dünyası denizde yaşayan basit
organizmalarla başlamıştı.

*Bu organizmalar daha sonra karaya geçmiş ve bu değişim
bugünkü türler oluşuncaya kadar devam etmişti.

*Bu kurama göre canlı türlerinde görülen ve jeolojik zamanın
ilk dilimlerinden başlayarak günümüzde de devam eden
değişimlere evrim adi verilir.

*Lamarck, türlerin yasadıkları çevreye daha iyi uyum sağlamak
için evrim geçirdiğini savunur ve bu düşüncesini desteklemek
için zürafa örneğini verir.






Ona göre, zürafanın boynu bozkırlardaki yaprakları yiyebilmek
için sürekli olarak uzamıştır. Normalden daha uzun boyna sahip
zürafalar bu özelliği yavrularına aktarmıştır. Bu nedenle Lamarck,
"Bir organ fazla kullanılıyorsa gelişmesini sürdürerek, daha
etkin bir yapı kazanır."
görüsünü ortaya atmıştır. Kullanılan
vücut bölümlerinin geliştiğini, kullanılmayanların ise köreldiğini
savunmuştu. Eğer canlılar Lamarck'in görüşlerinde belirtildiği
gibi bir evrim geçiriyor olsaydı, kaslarını geliştiren sporcuların
çocuklarının da kaslarının gelişmiş olması gerekmez miydi?
Lamarek'in düşünceleri, türlerin evrimleşmesi konusunda başka
araştırmalara da yol açmıştır.




Darwin
Darwin (Darvin) ve Wallace (Valis) bu konuda araştırmaları
olan diğer bilim insanlarıdır ve eş zamanlı olarak benzer sonuçlara
ulaşmışlardır.

Darwin, temel olarak iki fikri ileri sürmüştür.
*Birincisi, türler içerisinde sayısız varyasyon (tür içindeki çeşitlilikler) bulunmaktadır.
Bu varyasyonların büyük bir çoğunluğu genetiktir.
*ikincisi ise doğal seçilimdir. Yaşamsal faaliyetler için gerekli
besin, su, barınak, ışık gibi faktörler canlılar arasında yasam
mücadelesine neden olur. Bu savaşta basarili olanlar yaşamını
sürdürürken, ortam koşullarına uyum sağlayamayanlar ise yok olur.
Varyasyon, genetik biliminde kullanılan bir terimdir ve
"çeşitlenme" demektir. Bu genetik olay, bir canlı türünün
içindeki bireylerin ya da grupların, birbirlerinden farklı özelliklere
sahip olmasına neden olur.

Köpeklerdeki Varyasyon
Örneğin yeryüzündeki insanların hepsi temelde aynı genetik
bilgiye sahiptirler, ama bu genetik bilginin izin verdiği varyasyon
potansiyeli sayesinde kimisi çekik gözlüdür, kimisi kızıl saçlıdır,
kimisinin burnu uzun, kimisinin boyu kısadır.

Darwin doğal seçilim sonucu yeni türlerin ortaya çıkabileceğini ifade
etmiştir
. 1800'lü yılların ortasına kadar İngiltere'de yasayan güve k
elebekleri açık renkliydi.Ağaç gövdeleri de açık renkliydi ve
likenlerle kaplıydı. Böyle bir ortamda güve kelebeklerinin kuşlar
tarafından fark edilip avlanması zordu. Sanayi devrimiyle birlikte
likenler ortadan kalkmış, ağaç gövdeleri ise kurumla kaplanmıştı.





1890'1i yıllara gelindiğinde bu yörede güve kelebeklerinin
%98'i siyah renkliydi. Bu çevre şartlarına uyum sağlayan güve
kelebeklerinin yasama şansı artarken diğerlerininki azalmıştır.
Güve kelebeklerinde görülen bu durum doğal seçilime örnektir.




Boğa Balıklarındaki Adaptasyonu İzlemeye Ne Dersiniz?







ÜNİTE ÖZETİ

Hücre

Canlının tüm yaşam özelliklerini taşıyan ve uygun
koşullarda yaşamını tek başına sürdürme yeteneğine
sahip temel yapı ve işlem birimidir. Hücre, çok hücreli
canlılardaki en küçük yaşam birimidir.

Hücre Bölünmesi

Tüm canlılarda görülen bir olaydır. Hücrelerde genellikle
büyüme ve regenerasyonu sağlayan mitoz ve somatik hücre
bölünmesi ve yeni döllerin meydana gelmesini sağlayan gametlerin
oluşumu için mayoz olmak üzere iki tip bölünme görülür.

Mitoz

Mitoz ökaryot hücrelerde görülen, hücre çekirdeğindeki
kromozumun kendi kopyasını oluturarak iki eş hücre oluşturması sürecidir.

Mayoz
Hücrede kromozom sayısının yarıya indirgenmesi amacıyla
yapılan bölünmeye mayoz veya redüksiyon bölünme denir.

KromozomHücre çekirdeğinde bulunan, hücre bölünmesi sırasında
belirli şekil alan, kendi kopyasını yapabilen ve bazik boyalarla
koyu boyanabilen ipliksi yapılar. Bileşiminde DNA ve pekçok
protein çeşiti bulunan nukleoprotein yapısında birimlerdir. En önemli
özellikleri, kalıtım birimi olan genleri taşımaları ve yeni nesillere aktarmalarıdırkromozom


DNADNA (Deoksiribonükleik asit); karbon, hidrojen, oksijen,
azot, fosfat atomlarından oluşan ve hücrenin bütün hayati
fonksiyonlarında rol alan dev bir moleküldür.

NükleotitBir fosfat, beş karbonlu bir şeker (deoksiriboz) ve
bir azotlu organik bazdan oluşan bir kimyasal bileşiktir.
Gen

Hücrenin kromozomlarında bulunan, canlı bireylerin
kalıtsal karakterlerini taşıyıp ortaya çıkışını sağlayan ve nesilden
nesile aktaran
kalıtım faktörleri. Genetik unsurun en küçük parçası.

KalıtımFiziksel ve psikolojik karakterlerin ana-babadan, çocuklarına
nakledilmesi. Bu karakterler, hatta içgüdü davranışları nesilden nesile
kromozomların üzerindeki kalıtım birimleri (genler) tarafından nakledilir.
Genetik ilmi, kalıtımın dayandığı fizyolojik ve biyokimyasal temelleri açıklarkalıtım
























AdaptasyonCanlıların bulundukları muhite intibak
etmeleri, uyum sağlamaları.

MutasyonCanlıların karakterlerini nesilden nesile
aktaran genetik materyalde, yani kromozom veya
genlerde meydana gelen ve kalıcı olabilen ani değişikler.

ModifikasyonÇevre etkileriyle canlıların fenotiplerinde
meydana gelen değişikliklerdir.

VaryasyonBir tür içindeki karakterlerin farklılık göstermesidir.

Doğal seçilimÜreyen bir canlı nüfusunda, canlıya yarar
sağlayan ırsi özelliklerin nüfusta görülme sıklığının sonraki
nesillerde arttığı, canlıya zarar veren ırsı özelliklerin nüfusta
görülme sıklığının ise sonraki nesillerde giderek azaldığı bir süreç
olarak tanımlanmaktadır.




Ünite İle İlgili Karışık Sorular


1.


















5.


6.





7.
1. Bir hücre arka arkaya üç kez mitoz bölünme geçirirse oluşan hücre sayısı aşağıdakilerden hangisidir?

A) 4 B ) 6
C) 8 D) 16
 

                                                                                                     
                                                                  
                                       
 
8. Taşıyıcı anne ve renk körü babanın çocuklarının % kaçı renk körü
olur?

A)25   B)50   C)75   D)100


 9.Kahverengi gözlü hangi anne ve babanın mavi gözlü çocuğu olabilir?
(Kahvrengi baskındır.)

          Anne                 Baba
A) Melez kahve       Arı döl mavi
B) Arı döl kahve     Melez kahve
C) Melez kahve      Melez kahve
D) Arı döl mavi      Arı döl kahve


10. Kalıtım ve çevrenin etkisiyle canlının dış görüşünde ortaya
çıkan özelliklere ''karakter'' denir.
    Aşağıdakilerden hangisi kalıtsal karakterlerden biri
değildir?

A) Kan grubu
B) Göz rengi
C) Aşırı beslenmeye bağlı şişmanlık
D) Altı parmaklılık





11. Aşağıdakilerden hangisi mutasyona neden olmaz?

A) Besin çeşidi
B) Ortamın sıcaklığı
C) Kimyasal maddeler
D) Yüksek enerjili ışınlar
12.  Aşağıdaki sembollerden hangisi bir karakter bakımından
heterozigot baskın bir bireyi gösterir?

A)B   B)b   C)BB   D)Bb



13. Soğukkanlı
hayvanların bir ksımı kış aylarında toğrağın derinliklerinde
kış uykusuna yatar.
Bu durum aşağıdakilerden hangisine örnektir?

A) Mutasyon
B) Adaptasyon
C) Modifikasyon
D) Doğal seleksiyon

14. Mutasyonlar için aşağıdakilerden hangisi söylenemez?

A) Gen veya kromozomlarda oluşan değişmelerdir.
B) DNA eşlenirken meydana gelebilir.
C) Çevresel etkenler ortadan kalkınca etkinliği kaybolur.
D) Kalıtsal çeşitliliğe neden olur.



15.  İki melez yuvarlak bezelye çaprazlandığında 50 buruşuk bezelye
  elde edildiğine göre yuvarlak bezelyelerin sayısı kaç  olmalıdır?
   (Yuvarlak baskındır)

  
A)50   B) 75   C) 100   D) 150




16.
Aşagıdakilerden hangisi rejenerasyonla üreme örneğidir?

A) Bira mayasının tomurcuklanması
B) Kertenkelenin kopan kuyruğunu onarması
C) Kesilen planaryanın yeni canlı oluşturması
D) Şapkalı mantarın sporla çoğalması




17.
Aşağıdakilerden hangisi mitoz bölünmeyle ilgili
özelliklerden biri değildir?

A) Kalıtsal çeşitliliği arttırır.
B) Bir hücrelilerde üremeyi sağlar.
C) Vücut hücrelerinde görülür.
D) Kalıtsal özelliklerin devamlılığını sağlar.




18.Aşağıdakilerden hangisi mitoz bölünmenin özelliklerinden biri değildir?

A) Büyüme, gelişme için gereklidir.
B) Kromozom sayısı yarıya iner
C) Vücut hücrelerinde görülür
D) Bir hücre iki yavru hücre oluşur.


19.Mitoz bölünmenin kromozomların ekvator düzleminde dizilmesi aşağıdaki safhaların hangisinde olur?

A) Metafaz B) Anafaz
C) Profaz D) Telofaz


20.Mitoz bölünmede kromozomların kutuplara çekilmesi aşağıdaki safhalardan hangisinde olur?

A) Metafaz B) Anafaz
C) Profaz D) Telofaz


21.Aşağıdakilerden hangisi iki mitoz bölünme arasındaki hazırlık evresine verilen isimdir?

A) Metafaz B) Anafaz
C) İnterfaz D) Telofaz



ÜNİTE İLE İLGİLİ VİDEOLAR

Hücre bölünmeleri



Mitoz bölünme




Mayoz Bölünme




Evrim -Türlerin Serüveni





Ünite ile İlgili Karikatürler







Bulmacalar








Kaynaklar
(2008, Mayıs 6). Kalıtıma Giriş.
<
http://www.harbiforum.org/biyoloji/51557-kalitima-giris.html> (2012, Nisan 8)

(2012, Mayıs 22).  8.Sınıf Kalıtımla İlgili Sorular.
<
http://derstr.com/ilkogretim-dersleri/3765-8-sinif-kalitimla-ilgili-sorular-kalitim-
sorulari-ve-cozumleri-renk-korlugu-soru-ve-cozumu.html?langid=1
> (2012, Nisan 8)

(2008, Ekim 5).  Kalıtımda Çaprazlama.
<
http://www.sevgiadasi.com/kalitimda-caprazlama-nasil-yapilir/
> (2012, Nisan 8)(2008). Mayoz Bölünme.<http://www.bilmiyorsanogren.com/bilim/43-biyoloji/2025-mayoz-bolunme-nedir.html> (2012, Nisan 8)

(2010, Haziran 10). Hücre Bölünmeleri.
<
http://www.derszamani.net/hucre-bolunmeleri-konu-anlatimi-ders-notlari-biyoloji.html> (2012, Nisan 8)
(2007). Mendel Yasaları ve Kalıtsal Hastalıklar.
<
http://alierbulut.blogcu.com/mendel-yasalari-ve-kalitsal-hastaliklar/1826992> (2012, Nisan 8)

(2008). Mendelin I.Yasası.
<
http://alierbulut.blogcu.com/mendelin-i-yasasi/4120840> (2012, Nisan 8)

(2012, Mart 25). Mayoz Bölünme.
<
http://yunus.hacettepe.edu.tr/~salman04/mayoz.htm> (2012, Nisan 8)

(2007, Ağustos 7). Mitoz Bölünme.
<
http://www.ebilge.com/77139/Hucre_bolunmesi_nedir.html> (2012, Nisan 8)


(2008, Mart 31). DNA Nedir? DNA tanımı.
<
http://www.baktabul.net/nedir/93707-dna-nedir-dna-tanimi-dna-hakkinda.html
http://tr.wikipedia.org/wiki/N%C3%BCkleotit> (2012, Nisan 8)


Purves, Sadava, Orians, Heller, 2004, Life, The science of Biology (Hayat, Biyoloji Bilimi), Sinauer Associates, Inc.<
http://www.evolusyon.com/index.php?option=com_content&view=
article&id=184:dogal-secilim-nedir&catid=56:diger&Itemid=214
> (2012, Nisan 8)

Wikipedia,<
http://en.wikipedia.org/wiki/Natural_selection> (2012, Nisan 8)


(2009). DNA ve Genetik Kod.
<
http://odevistan.blogcu.com/dna-ve-genetik-kod/4236290> (2012, Nisan 8)

(2007). Orak Hücreli Anemi.
<
http://www.hastaliklar.net/hastaliklar/orak-hucreli-anemi.asp> (2012, Nisan 8)

(2011, Ağustos 15). Kalıtım.
<
http://www.youtube.com/watch?v=a0jQXpT3jOI> (2012, Nisan 8)
(2009, Eylül 6). Hücre Bölünmesi ve Kalıtım.
<
http://www.fenci.gen.tr/Moduller/Animasyon/Goster.asp?id=1147> (2012, Nisan 8)

(2008, Eylül 9). Mitoz Bölünme.
<
http://www.ebilge.com/272345/Mitoz_nedir.html> (2012, Nisan 8)

(2012, Mart 7). DNA'nın Görünümü.
<
http://www.youtube.com/watch?v=LcPqT5HgHjw> (2012, Nisan 8)

(2011, Mayıs 11). DNA ve RNA.
<
http://aysekanar.blogspot.com/2011/05/dna-anne-ve-babadan-yavrulara-nasl.html> (2012, Nisan 8)

<
http://www.fenokulu.net/portal/Sayfa.php?
Git=KonuKategorileri&Sayfa=KonuBaslikListesi&baslikid=144
> (2012, Nisan 8)

<
http://www.fenokulu.net/portal/Sayfa.php?Git=KonuKategorileri&Sayfa=KonuBaslikListesi&baslikid=73&KonuID=733> (2012, Nisan 8)

<
http://www.fenokulu.net/portal/Sayfa.php?Git=KonuKategorileri&Sayfa=KonuBaslikListesi&baslikid=142&KonuID=620
> (2012, Nisan 8)ABC yayınları(2005), Büyük dersana 8.sınıf Fen Bilgisi kitabı (1. baskı) (sayfa 504,
530,531). Türkiye:Ankara.


(2007, Ocak 24). Protein Sentezi.
<http://yunus.hacettepe.edu.tr/~b0344706/interest1.htm> (2012, Nisan 8)

(2009, Mart 18) RNA ve DNA.
<http://www.gizemlikapi.com/biyoloji/42502-dna-ve-rnanin-yapi-sekli.html> (2012, Nisan 8)

(2011, Ocak 27). Protein Sentezi1.
<http://www.youtube.com/watch?v=lxJrncTyLfc&feature=related> (2012, Nisan 8)

(2009, Ekim 13). Mayoz ve Mitoz Bölünme Soruları.
<http://www.etutodasi.biz/fen-bilgisi-8-sinif/60150-mayoz-ve-mitoz-hakkinda-15-soru.html> (2012, Nisan 8)